0
yorum

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Yıldızın son can çekişmeleri gözlendi

Max Planck Radyo Astronomi ve Avrupa Güney Yarım Küre Gözlemevi(ESO)'nden araştırmacılar komşu gökadalardan biri olan Büyük Macellan Bulutu'nda ölmekte olan süper-dev bir yıldızın yakın görüntüsünü elde ettiler. Yıldızların bizlere uzaklıkları çok fazla olduğundan yakın görüntü elde edilmesinin çok zor olduğunu belirten yetkililer keşfi Şili'deki 8m'lik teleskoplardan oluşan VLTI sistemini girişim metoduyla kullanıp 60m'lik bir teleskobun çözünürlüğünü elde ederek yaptılar. Yıldızın gözlemlerde ölüm anı sebebiyle etrafında kalın gaz ve toz kabartısı oluşturduğu görüldü. Güneş'imizden 25 kat daha büyük olan yıldız şu anda o kadar hızlı madde saçıyor ki, kütlesinin %10-%40'ını kaybettiği düşünülüyor.

Yıldızlar ölüm evrelerinde etraflarına devasa materyal fırlatırlar ve yavaş yavaş küçük bir hacmin içine sıkışırlar. Fırlattıkları materyaller yıldızın etrafında bir kabartı şeklinde toz bulutları oluşturur. Bir yıldızın supernova olarak patlamadan önce öldüğünü gösteren en önemli işaret bu oluşumlardır. Fakat yıldızların uzaklıkları nedeniyle bu oluşumları şu ana kadar gözleme imkanı olmamıştı. Araştırmacıların birden çok teleskobu bir arada girişim (interferometer) yöntemiyle birleştirmeleri sonucu ulaştıkları çözünürlük bizim galaksimiz dışındaki ölen bir yıldızı görüntülemeye bile yetti!

VLTI ve ESO'daki araştırmacılar yıldızın etrafındaki toz kabartısının termal ışınımını incelemek için orta-kızıl ötesi bandında çalışan MIDI girişim aracını kullanarak 8m büyüklüğündeki üç teleskobu birleştirerip elde ettikleri girişim teleskobu ile Büyük Macellan bulutundaki ölen süper-dev yıldız WOH G64'un görüntüsünü elde ettiler. Yıldız bizden 160.000 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.

Araştırma sonucu elde edilen veriler teorik olarak hesaplanan modellere çok benziyor. Yıldızın etrafında oluşması beklenen toz bulutları gözlenen kabarmalarla teyit edilmiş oldu.

Ölen bir yıldızın etrafında oluşan toz bulutlarının ilüstrasyonu

Süper-dev yıldız WOH G64'ün büyüklüğü Saturn'ün Güneş etrafındaki yörüngesi kadar ve gözlenen kabartının boyutları ise bundan çok daha büyük; iç yarıçapı 120 astronomi birimi (1 astronomi birimi=Dünya Güneş arası uzaklık/8 ışık dakikası) ve kalınlığı ise 1 ışık yılı.

Bin yıl ya da daha fazla süre sonra WOH G64'de tıpkı Büyük Malcellan Bulutsusu'nda gözlenen 1987A gibi bir supernova ile patlayacak. Kütlesine ve bize olan uzaklığına bakılarak patladığı zaman Dünya'dan çıplak gözle görülebileceği belirtiliyor.

Kaynak : Max Planck Institute
0
yorum

Phoenix tekrar çevrimiçi!

Bir önceki iletimde bahsettiğim MRO üzerindeki UHF radyo probleminin çözüldüğü belirtildi. Dün NASA tarafından yapılan açıklamada Phoenix'in Dünya ile haberleşmesinde kullanılan MRO üzerindeki UHF radyoya erişilemedği açıklanmıştı. Bu problem Dünya üzerinden Phoenix'e emirlerin gönderilemediği ve Phoenix üzerinden verilerin alınamadığı bir günlük gecikme yaratmıştı. Bügün açıklandığı üzere problem çözüldü ve Phoenix MRO üzerinden Dünya'ya veri göndermye başladı. Böylece dün planlanan robot kolun ilk deneme hareketleri yapılmaya başlanacak. Phoenix'in kamerası ile aracın kendisini çektiği son gönderdiği fotoğrafı aşağıda görebilirsiniz.


Mars üzerindeki keşif araçlarından alıştığımız Mars panaromaları yavaş yavaş oluşturulmaya başlandı. Aşağıda oluşturulan bir kaç panaromanın bitmemiş hallerini görebilirsiniz. Phoenix ekibi kamera ile çekilen fotoğrafları birleştirerek bu geniş açı fotoğrafları elde etmek için çalışıyorlar.



Kaynak : UniverseToday
0
yorum

İÜ Amatör Astronomlar Kulübü Mayıs Etkinlikleri - 29/30 Mayıs

İstanbul Üniversitesi Amatör Astronomlar Kulübü'nün her sene olduğu gibi bu sene de düzenlediği etkinlik yarın-29 Mayıs'ta başlıyor ve iki gün sürüyor. Bu seneki programa bakıldığında çok da güncel konuların konuşulacağı ve çok verimli bir etkinlik olacağı anlaşılıyor. Güncel Mars ve Güneş Sistemi dışı gezegenlerin de konu olarak bulunduğu etkinlikler İstanbul Üniversite'sinin Beyazıt Kampsünde gerçekletirilecek; katılım herkese açık ve ücretsiz!

Geçen sene İÜ'deki dostlarımızın etkinliğine katılma fırsatım olmuştu ve çok güzel iki gün geçirmiştim. Gündüz seminerlerle bir çok ilginç konuda bilgi almış akşam da gökyüzü gözlemi ve müzik dinletisiyle keyif yapmıştık. Bu seneki program geçen senekindne daha yoğun ve bana kalırsa çok çok daha ilgi çekici; her geçen sene etkinliğin geliştiği görülebiliyor.

Etkinliğin detaylı programına Amatör Astronomlar Kulubu sitesi üzerinden erişebilirsiniz:

http://astronomi.istanbul.edu.tr/mayis2008/
0
yorum

Phoenix - Genel Değerlendirme

Final sınavlarımı atlatmanın sevinciyle tekrar kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Phoenix sonunda Mars'ta. Pazartesi gecesi TSİ ile 02:53'de yüzeye iniş yaptı ve ilk andan itibaren müthiş fotolar gönderiyor. İki gündür çalışmalarım arasında NASA'nın brifinglerini ve Planetary Society'den Amily'nin webcast'lerini takip ediyorum ve bir kaç problem dışında herşey yolunda görünüyor. Probleme biraz sonra değineceğim, fakat benim en çok ilgimi çeken fotoğrafları sizinle paylaşmak istiyorum. Bu fotoğraflar Phoenix'in Mars atmosferinde iniş yaparken paraşütün açılmasından 20 sn sonra Mars Recoinnassance Orbiter üzerindeki HiRISE kamerası ile yörüngeden çekilen fotoğraflar. Bu, bu tarz görevlerde bir ilk ve Phoenix'in iniş anını çok açık bir şekilde gösteriyor:

Bu fotoğraftaki görüntüden biraz uzaklaştığımızda aşağıdaki görüntüyü görüyoruz!! Çok ilginç, yani Phoenix bu kraterin ortasına mı indi, diye soruyorsanız cevabım hayır! Bu sadece bir göz yanılması. Phoenix iniş yaparken bu Heimdall adlı kraterin 20km kadar önünden geçiyor fakat iniş yaptığı yer burdan çok daha uzak.


Bunun yanında MRO'nun çektiği bir başka fotoğrafta Phoenix yüzeyde açık bir şekilde görülebiliyor.

Bu fotoğrafta sadece Phoenix yok. Güneyde görünen iniş anında bırakılan paraşüt ve güney doğudaki ise ısı kalkanı. Isı kalkanının atmosferde geçiş sırasında karardığı burdan bile belli oluyor. Paraşüt Phoenix'den yaklaşık 300m, ısı kalkanı ise 200m kadar uzakta.

Peki ilk başta bahsettiğim sorun neydi? Görevin ikinci gününden itibaren MRO üzerinden Phoenix ile haberleşen radyoya erişilemiyor. Yani MRO üzerindeki UHF radyoda şu anda bir problem var. Dünya'dan Phoenix'e günlük emirler ve Phoenix'den görüntüler bu hat üzerinden gittiğinden bu problem görevde küçük bir gecikmeye neden oldu. NASA dünkü brifingde konuyla ilgili bir açıklama yaptı ve sorunu çözmeye çalıştıklarını belirtti. Fakat bu görevin başarısızlığa uğrayabileceği anlamına gelmiyor. Çünkü tıpkı MRO gibi Mars yörüngesinde bulunan Mars Oddyssey üzerinde de bir yedek radyo bulunuyor ve bugünden itibaren problem çözülemediği takdirde emirler bu radyo üzerinden gönderilecek. Plana göre dün Phoenix üzerindeki robot kolun ilk denemeleri yapılacaktı fakat bu, bir günlük bir gecikmeye uğradı. Yetkililer şu anki takvime göre robot kolu oynatmaya başlayarak sisteme bulunduğu yüzeyin 3 boyutlu halini öğretecekler ve ardından görevin 8. ya da 10. günü gibi topraktan ilk örnekleri alıp teste başlayacaklar. Ayrıca robot kol üzerinde bulunan kamera ile de toprağın detaylı fotoğrafları çekerek bir çok bilgi edinecekler

Bu çalışmaların yanında Phoenix üzerindeki kameralarla etrafın bir çok fotoğrafını çekerek Dünya'ya gönderiyor ve görev ekibi bu fotoğraflarla güzel Mars panaromaları oluşturuyorlar. Kutup bölgesine yakın iniş bölgesinin beklendiği gibi düzlük olduğu açık bir şekilde görülüyor. 5km kadar doğuda hafif tümseklerin görüntüleri de göze çarpıyor. Yakın bir zamanda bu panaroma fotoğraflar da yayınlanacak.

Görev ile alakalı son gelişmeler bunlar. İnişin üzerinden 3 gün geçmesine rağmen herşey yolunda gitti ve bölgenin bir çok fotoğrafına eriştik. Hava durumu verilerine göre de Phoenix bir süre daha sıkıntı çekmeden görevine devam edecek. Beni en çok heyecanlandıran şey ise dün basın brifinginde sözü geçen Phoenix'in üzerinde Planetary Society tarafından konulmuş ve Mars'a gönderilmiş bir mikrofon. Mars yüzeyinde ilerlyen günlerde ses kaydı yapacak. Görevin kritik hedefleri gerçekleştirildikten sonra ancak çalıştırılacağı belirtildi. Neler duyacağımızı merak ediyorum!

Phoenix Mars araştırmaları konusunda çok önemli bir adım. Mars'taki koşulların detaylı bir analizini yapacak olması belkide ilerde Mars'a insanlı yolculuklar için bir çok veri sağlayacak. Şimdilik hayal gibi görünsede bu görev sonucu çıkacak verilerin insanlığın uzay macerasını kökünden değiştirebileceğine inanıyorum...
0
yorum

26 Mayıs 2008 Pazartesi

ve Beklenen An.. Phoenix Mars'a indi

Dün heyecanlı bir bekleyişin ardında Phoenix'in TSİ ile 02:53:44'de Mars'a inişi doğrulandı. Dün gece bu tarihi anı izlemek üzere NASA TV'ye kilitlenmiştik. Görev yetkililerinin ve operasyon merkezindekilerin heyecanları doruktaydı, tıpkı bizler gibi.

Phoenix'in uçuş parçasını(cruise stage) bıraktıktan sonra heyecan had safhadaydı ve herkes merakla EDL iniş fazını bekliyordu. İnişte en kritik olan 7 dakikalık dehşet olarak tanımlanan kısıma dakikalar kalmıştı ve Oddysey'den gelen verilerin hepsi nominaldi. Bütün süreçler eksiksiz ve sorunsuz bir şekilde gerçekleşiyordu. Ardından EDL başladı ve ben de bilgisayarda bir tarafta NASA TV bir tarafta Nasa tarafından hazırlanan EDL simulasyonu açık heyecanla izliyordum.

EDL'den yavaş yavaş haberler gelmeye başladı, paraşüt başarıyla çıldı, ısı kalkanı fırlatıldı, bacaklar açıldı, thrusterlar ateşlendi araç havada son konum manevrasını yaparak inişi gerçekleştirdi. İniş haberi geldiğinde Operasyon Odası alkışlar ve sevinç çığlıklarıyla dolup taşmıştı ve bu çok güzel bir andı. İlk defa gerçek zamanlı bir şekilde böyle bir olaya şahit oluyordum.

Phoenix tamamiyle hatasız bir şekilde iniş yapmıştı; alınan veriye göre yüzeyde derecenin 1/4'ü kadar eğimle duruyordu ve güneşş panelleri için gerekli olan doğu-batı oriyantasyonunu da sağlamıştı! Artık iniş nedeniyle oluşan tozun kalkıp, güneş panellerinin açılmasını ve ardından ilk resimleri beklemek kalmıştı.

Hemen Gökbilim foruma girip benim gibi gecenin 3'ünde izleyip forumda takılan varmı diye baktığımda 4-5 kişiyi gördüm, ilk haber mesajını atamasam da sevincimizi forumdakilerle paylaştık. Sabah kalkmam gerektiğinden 05:00'de ilk fotoğrafların yayınlanmasına kalamadım ama kalktığımda ilk işim fotoğrafları incelemek oldu ve yüzeyden gelen ilk fotoğraf Phoenix'in tıpkı tahmin edildiği gibi çorak ve dümdüz bir alana iniş yaptığını doğruluyordu.

Ardından Güneş panellerinin düzgün bir şekilde kurulduğunu gösteren fotoğraflar geldi :


Ayak desteklerinin yere istendiği gibi oturduğunu doğrulayan fotoğraflar. Bu fotoğraf detayları göstermek adına işlenmiş bir fotoğraf :
Phoenix'den gelen görüntülerle oluşturulan ilk mozaik :

Ve yüzeyin ilk renkli fotoğrafı :

Phoenix sonunda Mars'ta ve bize Mars kutup bölgesinin resimlerini göndermeye başladı bile. Mars'ı farklı bir gözden ve bölgeden görmek çok güzel. Son detayları paylaşmaya devam edeceğim...
0
yorum

25 Mayıs 2008 Pazar

NASA - İniş Öncesi Brifing

TSİ ile 22:00'de NASA tarafından Mars'a iniş öncesi son brifing yapıldı. Brifingde Phoenix görevinden sorumlu iki yetkili aracın son durumu ve iniş hakkında detaylı bilgiler verdiler. Ardından katılımcılardan sorular alındı.

İnişe yaklaış 3 saat kala ekibin heyecanı ifadelerinden anlaşılabiliyordu. Teknik hazırlıkların 3 saat kadar önce tamamlandığını ve ekibin kollarını bağlayarak inişi bekledikleri belirtildi. Phoenix'in son verilere göre durumunda herhangi bir sorun olmadığı herşeyin planlandığı gibi yürüdüğü açıklaması yapıldı.

Brifinge iniş ile alakalı son gelişmelerle başlayan ekip ardından iniş alanının son durumu ile alakalı konuştu. İniş alanını oluşturan 3 sigma elips alanındaki küçük bir tepeciğin iniş konusunda %1 ihtimalle sorun çıkarabileceği olasılığı olduğu belirtildi. Bu küçük tepeciğinde %10 ihtimalle kayadan oluşuyor olabileceği hesabıyla iniş arazisi konusunda yaklaşık %.1 olasık dahilinde problem görünüyor. Bu da göz ardı edilebilecek bir hesap.

Katılımcılardan gelen sorulardan birinde brifigde gösterilen animasyonun sonunda Mars yüzeyinin benzetim yapılmış fotoğrafının ne kadar gerçeği yansıttığı soruldu. Ekibin verdiği cevap yüzeyin aralıklı poligonal şekillerde olduğu ve iniş kolaylığı sağlaması açısından seçildiği üzere gayet düz bir arazi olduğu; belki ufak çaplı kayaların olabileceği şeklinde oldu.

Brifing katılımcılarının-genellikle haber ajansları ve medya temsilcileri-en çok merak ettiği konu Phoenix'den alınacak ilk mesaj ve ilk fotoğraflar. "Phoenix atmosfere girmeden önce Dünya'ya X-bandında düşük veri kapasiteli doğrudan yayın yapıyor olacak. Gövde araçtan fırlatıldıktan sonra ise bu mümkün olmayacak ve UHF bandına geçilecek. UH bandından iletişim Dünya'dan kaydedilebilmesi açısından çok zayıf olacağından Odyssey tarafından kaydedilip, ordan Dünya'ya gönderilecek. İlk fotoğraflar da inişten 1.5 saat sonra Phoenix üzerinden Dünya'ya aktarılacak. İlk fotoğraflarda daha önce belirtildiği gibi Güneş panellerinin konumu ve en iyimser ihtimalle iniş yüzeyinin fotoğrafları olacak" şeklinde açıklama yapıldı.

EDL fazında ard arda 12 thruster'ı teker teker ateşleyip , 26 başarılı hareketi gerçekleştirmesi gereken Phoenix hızla Mars'a yaklaşıyor. Şu anda Phoenix üzerinde bir pencere olsaydı Mars'ı 10 dolunay büyüklüğünde görebileceğimizi belirtti brifing yetkilileri. Orda olup seyretmeyi isterdim...
0
yorum

İnişe saatler kala..

İnişe yaklaşık 14 saat kala Phoenix'in gerçek zamanlı verilerine baktığımda Mars yüzeyinden 141.300 km yükseklikte Mars'a göre yaklaşık 10.000km/sa hızla ilerlediğini görüyorum. Haftalardır beklenen an gittikçe yaklaşıyor. NASA Jet Propulsion Labaratory'de dün yapılan basın açıklamasına göre aracın sağlığı yerinde ve herşey yolunda görünüyor.

Mars'taki son hava durumunu gözden geçirerek elips şeklinde dağılımı olan Phoenix'in iniş yapacağı noktaların genişliği 20km kadar daraltıldı. Bu alan Mars'taki hava koşullarına göre aracın hesaplanan yüzeye inme konumlarını oluşturuyor. Hava koşullarını tıpkı Dünya'daki gibi bir önceki günden tahmin etmek çok daha olası olduğundan dün böyle bir düzeltmeye gidildi, fakat varsayılan iniş noktasına büyük bir etkisi olmayacağı belirtildi.

Phoenix'in iniş yapacağı Kutup Çemberine yakın bölgedeki 3-sigma alanı olarak adlandırılan elips(sarı elipslerin en dışındaki aracın %99 ihtimalle iniş yapacağı alan olarak tahmin ediliyor; boyutları 70-80 km uzunluğunda 20 km genişliğinde) Büyük hali için tıklayınız.

Yapılan açıklamada ayrıca iniş yörüngesini değiştirmek için son manevra şanslarından biri olan dün akşamki manevradan vazgeçildiği ve buna gerek olmadığı açıklandı. Şimdi önümüzde en son manevra şansı bu gece 17:45'de. İnişe yaklaşıldıkça manevralar daha krtik oluyor, çünkü gerçekten işe yarayıp yaramadığınıkestirmek yüzeye yaklaştıkça zorlaşıyor. Bütün verilerin şu ana kadar olduğu gibi "nominal" olacağını uman iniş yetkilileri bu akşamki manevraya da gerek kalmayacağını düşünüyorlar.

İniş anında Mars'taki hava durumu da normal görünüyor. Dün Mars yüzeyinde iniş noktasına yakınlarda oluşan bir toz rüzgarının etkisini iniş anında göstermeyeceği belirtiliyor, bu içimizi ferahlatan bir haber.



Herşey yolunda gittiğinde bu gece saat 02:00 civarında güzel haberleri Mars'tan almış olacağız ve insanlığın uzay macerasında bir köşe taşı daha elde edilmiş olacak. Konuyu bu boyutuyla değerlendirmek daha da heyecan veriyor. Phoenix'in Dünya'dan gönderilişi ve Mars'a inişini gösteren bir video ile yazımı bitirmek istedim. Meraklı herkes gibi bende bu gece NASA TV karşısında saatlerimi geçireceğim ve iniş anında bilgisayarın karşısında her ne kadar yanlız olacak olsam da sandalyemden sıçrayıp, tezahurat etmemek için kendimi zor tutacağım..
2
yorum

24 Mayıs 2008 Cumartesi

Phoenix İniş Takvimi

#NOT : Mesajın dün attığım halinde zaman çevirmesinde UTC+2 dilimini kullanmıştım fakat yaz saati uygulaması nedeniyle UTC+3 olması gerekiyor. Yanlışlık olarak özür dilerim. Son halini güncelledim. Bilginize..

Phoenix'in inişine sadece 1.5 gün kaldı. Son olarak öğrendiğime göre Phoenix'in inişini canlı olarak NTV 23:10'dan itibaren yayınlayacakmış. Türk medyasının bu olaya ilgi göstermesi sevindirici.

İnişe bu kadar az vakit kalmışken iniş süresince olacak olayları biraz daha detaylı ve tam saatlerini görmek amacıyla Plenatary Society'de yayınlanan takvimi Türkiye saatine(UTC+3-yaz saati) göre uyarlayarak bir zaman çizelgesi oluşturdum. Heyecan 25 Mayıs gecesinden itibaren başlıyor ve 26 Mayıs 03:00'ye kadar nefeslerimizi tutup izleyeceğiz gibi görünüyor. Phoenix'in inişi ile ilgili yayın NASA TV'de Türkiye saatiyle 01:00'da başlayacak. Yayının çözünürlüğünün daha fazla olduğu bir yer(tıklayınız) buldum, burdan izlemenizi öneririm. İngilizce probleminiz yoksa haberleri birinci kaynaktan duymak her zaman için daha iyidir.

İniş ile ilgi olarak son dakika haberler için aşağıdaki bağlantıları da takip edebilirsiniz:

Phoenix Mars Landing Real-Time Simulation
JPL'in Phoenix blogu
MARS Live


Programın saniye saniye detaylarını aşağıda bulabilirsiniz:

25 Mayıs


07:40:20 Mars’ın çekim kuvveti Güneş’in çekim kuvvetini yenecek

18:45:20 Phoenix için son yörünge düzeltme manevra fırsatı

22:00:00 NASA tarfından brifing

22:44:40 Uçuş Operasyonu Hazırlık Kontrolü

26 Mayıs


01:00:00 NASA TV’nin yorumsuz yayınının başlangıcı

01:30:00 NASA TV’nin yorum ve anlatımlı yayınının başlangıcı

02:36:32 Mars Express’in Phoenix’i dinlemeye başlaması

02:38:00 Phoenix’in Mars Odyssey üzerinden Goldstone DSN istasyonuyla iletişime başlaması

02:38:01 Green Bank teleskoplarının UHF bandında Phoenix’i dinlemeye başlaması

02:39:33 İtme ve yolculuk modülünden ayrılma

Phoenix’n 9 aylık yolculuğunda güç kaynağı ve yön düzeltmelerinde kullandığı modül ayrılacak. Phoenix ısı kalkanı ve bir kabuk ile korunmaya devam edecek.

02:39:36 Phoenix UHF bandında yayına başlayacak

Bu yayında özel bir bilgi gönderilmeyecek, yayın sayesinde Phoenix’in hayatta olup olmadığı, bir sorun olup olmadığı kontrol edilecek.

02:40:03 Giriş için Phoenix’in dönmeye başlaması

02:41:30 Dönmenin tamamlanması

02:44:33 Phoenix UHF bandında telemetri yayınına başlayacak

Mars Odyssey aracın sağlığı ve durumu ile ilgili bilgileri Dünyaya’a “bent-pipe” bağlantı ile gönderecek.

02:46:22 Gerçek Zamanlı video’yu izlemek için “Oynat”’a basma zamanı

Phoenix’in sayfasındaki “Heads Up Display” videosuyla olayları gerçek zamanlı izleyebilirsiniz.

02:46:33 Mars Atmosferine giriş

02:47:22 Plazma kesintisinin başlangıcı

Aracı sıcak plazma saracağından, iletişim geçici olarak kullanılamayabilecek

02:49:22 Plazma kesintisinin bitişi

02:49:42 Mars Odyssey haberleşmesinin 32kbps’ye yükselmesi

Bu saatten sonra olaylar hızlanacağından dolayı Oddyssey’nin bitrate’i 4 katına çıkacak

02:49:59 HiRISE Fotoğrafı

Mars Reconnaissance Orbiter’daki HiRISE kamerası iniş sırasında Phoenix’i fotoğraflamaya çalışacak

02:50:15 Paraşütün açılması (+/- 13 sn)

Paraşütün tam açılması 5 sn sürüyor

02:50:30 Isı kalkanının bırakılması (+/- 13 sn)

02:50:40 Ayakların açılışı (+/- 13 sn)

02:52:22 Radarın etkinleştirilmesi (+/- 46 sn)

02:53:08 Haberleşme kesintisi

Phoenix düşük kazançlı UHF anteni yerine yüksek kazançlı heliks antenine geçicek, bu da 6 saniyelik bir haberleşme kesintisi yaratacak

02:53:09 Phoenix’in kabuktan kurtulması (+/- 46 sn)

02:53:12 İniş roketlerinin çalışmaya başlaması (+/- 46 sn)

02:53:34 Sabit hızla inişin başlangıcı

02:53:52 Mars Yüzeyine İniş (+/- 46 sn)

02:54:55 Phoenix kaydının durması

Bu dakikadan sonra Mars Rconnaissance Orbiter ve Mars Express Phoenix yayının kaydetmeyi kesecekler

03:06:33 Güneş Pannellerinin açılışı

03:28:00 Mars Reconnaissance Orbiter kayıtlarının geri oynatılması(41 dakika)

03:30:00 Uçuş Operasyon Merkezinin aracın durumunu bildirmesi

03:30:05 Mars Express verisinin geriye oynatımı

04:43:51 Phoenix’in Mars Odyssey üzerinden Dünya’ya yayınının başlaması

Herşey yolunda giderse, bu gönderimde güneş panellerinin kurulum durumunu gösteren ilk fotoğraflar yer alacak

07:00:00 Haber Brifingi

21:00:00 Haber Brifingi

0
yorum

Haber Turu - 24 Mayıs '08

Gökbilim konusunda internetteki kaynaklar son zamanlarda gerçekten çok arttı. Hergün yayınlanan haber ve araştırmaların hepsini burdan paylaşmak bazen zor olabiliyor. Bu durumlarda en ilgi çekeni çevirip diğerlerini başlıklar şeklinde özetlemek istiyorum.

NASA'nın en son yayınladığı basın duyurusunda Ay'a 2011'de gönderilmesi düşünülen iki uydusundan bahsedildi. GRAIL( Gravity Recovery and Interior Labaratory) tarafından yürütülen projede Ay'ın değişken kütle çekimi bölgelerinin tespit edilmesi ve detaylı bir şekilde haritasının çıkarılması hedefleniyor. Ay yüzeyinde çekim kuvveti, büyük göktaşlarının çarpması sonucu oluşan kraterlerdeki madde yoğunlukları nedeniyle çok büyük değişiklikler gösterebiliyor. Bu değişikliklerin Ay etrafındaki uyduları sık sık etkilediği ve sürekli yörünge müdehaleleri yapılması gerektiği belirtiliyor. Ay yüzeyinin üstünde ard arda hareket edecek iki uydu ile Ay yüzeyini mikroldalgalarla tarayarak bu bölgeleri detaylı bir şekilde araştırmayı planlanıyor. Haberin detaylarına burdan erişebilirsiniz.


İkinci haber ise Hubble Uzay Teleskobu ile bu ay çekilen Jupiter fotoğraflarında yepyeni bir lekenin keşfi. Yeni oluşan leke Büyük Leke ile yaklaşık olarak aynı enlemde bulunuyor. Jupiter atmosferindeki devasa fırtınalar olarak nitelendirilen bu büyük kekelerin son zamanlarda hareketlenmesi gezegen ikliminin ciddi bir şekilde değişim geçirdiğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Araştırma ile ilgili Berkeley tarafından yapılan açıklamaya burdan erişebilirsiniz.

Diğer bir haber de Güneş Sistemi dışı gezegen keşifleri ile ilgi. Avrupa Uzay Ajansının Gezegen Keşif Uydusu COROT'ın iki yeni gezegen keşfettiği duyuruldu. Bulunan gezegenler Jupiter tipi gezegen olmak ile birlikte yörüngeleri etrafında döndükleri yıldıza çok yakınlar. Keşfedilen gezegenlerin hem yıldızlara hem de gezegenlere benzer özellikler taşımaları nedeniyle yıldız ve gezegenler arasındaki bağlantıyı oluşturduklarına inanılıyor. İlgili haber için tıklayınız.

Phoenix'in Mars'a inişine tam 2 gün kala Planetary Society'den Emily Lakdawalla topluluğun blogu üzerinden sürekli güncel gelişmeleri paylaşmaya devam ediyor. JPL'deki basın toplantılarına bizzat katılan Emily bu toplantıların arasında video yayınları yapıyor ve meraklıların sorularını cevaplandırıp görev hakkında en güncel gelişmelerden bahsediyor. Şu ana kadar 2 telekonferans yaptı ve bundan sonrakini yarın akşam 9'daki NASA basın toplantısının ardından yapacak. İlgili konferansları bu bağlantıdan takip edebilirsiniz. Görevle alakalı gerçekten bir çok bilgiye sahip ve çok samimi.

Cassini Uzay aracının Saturn'un halkaları arasından geçiş yaparken çektiği fotoğraf bugün Cassini ekibi tarafından yayınlandı. Detaylı bilgi ve resmin büyük hali için tıklayınız.

Bu haftanın, belkide son yılların, en önemli olayına Phoenix aracının Mars'a inişine 2 gün kaldı. Gökbilim camiası bu olaya kilitlenmiş vaziyette. NASA'da konuyla ilgili inişten önce basın duyurularına başladı. İniş canlı olarak 25 Mayıs gecesi Türkiye saati 23:00'ten itibaren NASA TV'den yayınlanacak. Saat 02:00 civarı da umuyoruz ki başarılı inişin ilk doğrulamasını alacağız. İnişle alakalı detaylı programı ve bilgileri yarın ayrı bir başlıkta yazacağım.
0
yorum

Pulsarlarla Galaktik GPS


Bilim kurgunun çoğu zaman "kurgu"'dan öteye gidip fütüristik bakış açısıyla geleceğe yön verdiği ve bilime de katkı sağladığı bilinen bir gerçek. Arthur Clarke'ın romanlarında Dünya etrafında dolanan uydu kurgusu, yakın zamanda teknolojik altyapımızın en önemli araçları haline geldi. Yakın zamanda yapılan araştırma sonuçları da aynı ortak özelliği taşıyor gibi görünüyor. Yüksek enerjili X-Işını pulsarlarını yıldızlararası yol bulucular olarak kullanma fikri...

Kendi etrafında çok hızlı dönen nötron yıldızları bir atom saatinin hassasiyetiyle çok yakın bir şekilde X-ışını yayımlıyorlar. Astronomlar bu pulsarların bir haritasını çıkartarak, ilerde uzay araçlarının konumlarını düzeltmek ve öğrenmek için kullanılabilecek teknikleri makalelerinde sundular.

1967'de ilk X-ışını pulsarı Centaurus X-3'ün keşfinin ardından astronomlar ummalı bir şekilde bu yüksek enerjili gökcisimlerini takip etmeye başladılar. Nötron yıldızları genellikle yanlarında normal bir yıldızla birlikte bir çift oluştururlar ve bu yıldızdan madde çalarlar. Pulsarlar(vuru şeklinde ışınım yapan nötron yıldızları) hızla dönerken kutuplarından düzenli olarak ışın yayınlarlar. Dönüş etkisiyle ışınlar Dünya'ya belirli bir periyotta gelir ve bu periyotlar hassas bir şekilde ölçülebilir.

Bu ayın başında IEEE/ION Position, Location and Navigation (PLANS) 2008 Sempozyumunda konuyla ilgili iki ilgi çekici makale sunuldu. Birincisi CrossTrac Engineering'den John Hanson'ın sunduğu "Noise Analysis for X-ray Navigation Systems"(X-Işını Yön Bulma Sistemleri için Gürültü Araştırması). Sunumda hali hazırda kullandığımız karasal GPS'in genişletilmiş hali olan, insan yapımı uydular yerine pulsarların kullanıldığı bir sistemden bahsediliyor. Sisteme X-Ray Navigation-XNAV(X-Işını Yön Bulma) adı veriliyor. Jupiter'in ötesine yapılacak yolculuklarda kullanılması öngörülen sistemde koordinat ekseni başlangıcı Güneş kabul edilerek belirlenen pulsarın ışınım fazı ölçülüyor. X-ışını darbeleri çok hassas bir şekilde dakik olduğundan, birden fazla pulsarla yapılan ölçümler ve karşılaştırmalarla uzay aracının yeri yüksek hassasiyetle tespit ediliyor.

İkinci sunum ise "Online Time Delay Estimation of Pulsar Signals for Relative Navigation using Adaptive Filters"(Uyarlamalı filtrelerle bağıl yön bulma sistemleri için Pulsar sinyallerinin çevrimiçi zaman gecikmelerinin belirlenmesi) başlığı ile Kaliforniya Üniversitesi'nden Amir Emadzadeh tarafından yapıldı. Önerilen sistemin işleyişi şu şekilde :Aynı pulsara bakan iki uzay aracı aralarındaki mesafeden dolayı pulsar ışınımını bir zaman gecikmesiyle alacaklardır. Bu gecikme iki araç arasındaki uzaklığı çok hassas bir şekilde ölçmekte kullanılabilir.

Yazının en başında belirttiğim bilim-kurgu ile bağlantısına gelirsek... Bilim-kurgu yazarlarından George O. Smith 1952'de yayınlanan "Troubled Star" romanında galaktik yolculuklarda kullanılmak üzere uzay fenerlerinden bahsetmişti. Bu uzay fenerleri değişken yıldızlardan oluşuyordu. İlgili yazılara bu bağlantıdan erişebilirsiniz.

Jupiter'in ötesine yolculuklarımız sıklaştığında mutlaka gündeme gelecek birer öneri. Fakat yakın gelecekte bizler görebilecek miyiz? İşte bu da milyon dolarlık soru...

Kaynak : UniverseToday, Space.com

0
yorum

Carnival of Space #55

Bu hafta da içerik bakımından çok zengin bir Uzay Karnavalı yayınlandı. Phoenix'in Mars'a inişi heyecanla beklenirken bunun etkisi bir çok blşogtaki yazıda da görülüyordu, Karnaval'da konuyla ilgili bir kaç yazı var. Bu haftaki yazı için Catholic sensibility blogunu ziyaret etmelisiniz.

Carnival Of Space #55


En çok ilgimi çeken yazılar arasında aşağıdakiler yer alıyor:

Cumbarian Sky blogunda Mars'a inişe günler kala yazarın yaptığı hazırlıklar ve takip edilmesini önerdiği web bağlantıların bulunduğu yazı.

Centauri Dreams blogunda Omega Centauri kapalı yıldız kümesi hakkındaki yazı

Star Stryder blogunda Astronomycast podcastlerinden tanıdığımız Pamale Gay'in Güneş'in hikayesini anlattığı yazı.

Ve diğerleri...

Keyfini çıkarın!
0
yorum

22 Mayıs 2008 Perşembe

Doğru Zamanda Doğru Yere Bakmak..

Bu sıralar süpernovalar konusunda haberler ard arda geliyor. Şüphesiz evrendeki en görkemli olaylardan biri olan yıldız patlamalarının bizim galaksimizde en yakın zamanda gerçekleşeni geçen hafta duyurulmuştu. Bu hafta ise bir yıldız ilk defa patlama anında gözlendiği haberi yayınlandı. Böylesi nadir olayları tam patlama anında yakalayabilmek için gerçekten doğru zamanda, doğru yere ve üstelik doğru teleskopla bakmak gerekiyor. Görünüşe göre Princinton Üniversite'sinden Alicia Soderberg için bu koşulların hepsi sağlanmıştı.

SWIFT uydu teleskobu ile SN2008D patlamadan önce alınan görüntüler(sağdaki X-ışını, soldaki görünür ışık)

SN2008D patladıktan sonra alınan görüntüler (soldaki X-ışını, sağdaki görünür ışık)

Swift uydu teleskobu ile gözlem sonucu yapılan keşif patlama anını gözleyen bir ilk. Bunun öncesinde süpernovalar patladıktan günler sonra keşfedilerek, görünür ışıkta incelenir ve bilgi alınmaya çalışılırdı. Süpernovaların patlama sırasında yüksek enerjili X-ışını yaydıkları tahmin ediliyordu fakat şu ana kadar gözlenememişti. Keşif sonucu X-ışınları keşfedildi ve supernova araştırmaları için yepyeni bir ufuk açıldı.

Patlamanın ardında 10 gün sonra Chandra X-ışını teleskobu ile alınan görüntü (Kaynak Chandra X- Ray Observatory)
Ocak ayında Sodeberg yaklaşık bir ay önce patlamış bir supernova SN 2007uy'yi incelemek için gözlerini 90 milyon ışık yılı uzaklıktaki sipiral galaksi NGC 2770'ye çevirmişti. Gözlemleri sırasında galaksinin başka bir noktasında yüksek bir ışınım patlaması olduğunu gözlemledi ve hemen konumu kaydedip diğer gözlemevlerinin doğrulamalarını istedi. Doğrulamalar geldiğinde şu ana kadar ilk defa bir supernovanın ilk evresinde patlamayı gözlemlediğini anladı. Gözlenen bu yeni supernovanın katolog numarası SN 2008D olarak atandı. Nature dergisinin bu haftaki sayısına gönderilen makalede X-ışını patlamasının supernovanın merkezindeki yıldızdan gelen bir şok dalgası olduğu belirtildi.

Süpernovalar yakıtını tüketmiş çok büyük yıldızların, kütle çekim etkisine yenilip çekirdeklerinin çöktüğünde büyük bir patlama ile nötron yıldızlarına ya da karadeliklere dönüşmeleri sırasında oluşuyor. Supernovaların görünür ışığın yanında artık X-ışını spektrumunda da aramalarının hızlanacağını belirten araştırmacılar, bu keşfin supernova araştırmalarında önemli bir milad olduğunu açıkladılar.

Kaynak : UniverseToday, space.com, Chandra X-Ray Observatory
0
yorum

21 Mayıs 2008 Çarşamba

Günlük Haber Turu

Bazen oturup bir makaleyi cevirmeye zaman bulamıyorum, bu durumlarda gökbilim konusunda yayınlanan ilgimi çeken haberlerin ufak özetlerini geçip bağlantılarını vermeyi düşünüyorum.

NASA'nın bugün yaptığı açıklamada Ay'a çarpan meteorlara yer veriliyordu. Yakın bir zamanda Ay'a insanlı uçuşların yapılacağı göz önüne alındığında Ay'daki bu tehlikelerin yakından incelenmesi kaçınılmaz görünüyor. Ay'a çarpan gök taşlarının etkilerini orta boyda bir teleskopla bile gözleyebilirsiniz. Tabi doğru zamanda doğru yere bakmak koşuluyla! İlgili haber için tıklayınız.

Bugünki başka ilginç bir haber ise karanlık madde ile ilgili. Bunun öncesinde Galileo, Rosetta, NEAR ve Cassini uzay araçlarının Dünya yörüngesinden ayrılırlarken yaşadıkları anormal ivmelenme herhangi bir şekilde açıklanamıyordu. Konu hakkında bir çok fikir öne sürülmüştü fakat çoğu bilim kurguyu çağrıştıran ya da akla yatmayan çözümlerdi. Son olarak Princinton üniversitesinden Stephen Adler yayınladığı makaleyle bu anormal ivmelenmenin kaynağını Dünya etrafındaki karanlık maddenin sorumlu olduğunu savunuyor. Karanlık madde arayışları evrenin derinliklerinde devam ederken yanı başımızda, Dünya'nın etrafında bir halka gibi karanlık madde olabileceği görüşü ile konuya açıklık getiriyor. Makalenin orjinali biraz teknik detaylar içeriyor. İlgilenenler için : arXiv:0805.2895. Konu ile ilgili haber için : Universe Today - Could Dark Matter be the Root Couse of Flyby Anamolies?

Cassini Fotoğraflama Ekibi dün Saturn'un uydusu Dione'nin detaylı haritasını yayınladı. Cassini'nin gezegen ve uyduları etrafındaki uçuşlarında çekilen detaylı fotoğrafların birleştirilmesiyle oluşturulan harita, ilerde Saturn'un uydularını ziyaret ettiğimizde yolumuzu kaybetmeyeceğimizi garanti ediyor. CICLOPS(Cassini Merkez Fotoğraflama ve Operasyon Labaratuarı) tarafından yayınlanan harita için tıklayınız.

Dün yazdığım "Maddenin Geri Kalanı Bulundu" başlıklı haberin Hubble Haber Merkezi tarafından yayınlanan orjinal haline ulaşmak için tıklayınız.

Bugün NASA tarafından Cassini görevinden aktarılan etkileyici bir Saturn fotoğrafı yayınlandı. Saturn'ün halkaları ve gövdesinin renkli bir şekilde görüldüğü resimin büyük hali için tıklayınız.

Bad Astronomy blogu yazarı Phil Blait'in hazırladığı iki video ilgimi çekti. Eliptik galaksilerin ortalarındaki karadelikleri ve yaptıkları ışımaları anlatan video , bir de galaksi çarpışmalarını anlatan video.

Ve son olarak bugün yayınlanan iki podcaste göz atmanızı öneririm. Biri Jodrell Bank Gözlemevi tarafından yayınlanan aylık Jodcast #Mayıs ve diğeri SETI Institute tarafından yayınlanan haftalık podcastlerden "Are we Alone".

Keyfini çıkarın!
0
yorum

20 Mayıs 2008 Salı

Küçük Yeşil Adamları Yanlış Şekilde mi Arıyoruz?

Dünya dışı yaşam araştırmalarında uzun süredir radyo sinyalleri dinleniyor ve bir "selam" mesajı aranıyor. Fakat bu yöntem gerçekçi bir yöntem mi? Akademik makale veritabanı ArXiv'e gönderilmiş olan bir makale bunun en iyi yöntem olmadığını iddia ediyor.

Radyo dalgaları elektro manyetik sektrumun bir ucunda en yüksek dalga boyuna en düşük frekansa sahip dalgaları oluşturuyor. Günümüzde de ışık hızında gittiğinden ve çeşitli modülasyonlarla bilgiyi üzerinde taşıyabildiğimizden iletişim için en uygun yöntemlerden birini teşkil ediyor. Ama galaksiler arası iletişime geçecek kadar ilerlemiş bir uygarlık haberleşmesini radyo dalgaları ile yaptığında bir kaç problemle karşılaşabilir. Radyo dalgalarında en büyük problemin radyo spektrumunun yüksek gürültüye sahip olması ve radyo dalgalarının uzayda gaz-toz bulutları, galaksiler tarafından kolaylıkla zarara uğratılabilebilmesi düşüncesi. Kulağa çok mantıklı geliyor.

Hawaii Üniversitesi'nden araştırmacılar radyo haberleşmesinden ziyade nötrinoları kullanarak haberleşmenin daha uygun olacağını iddia ediyorlar. Eğer uzaydan bilgi almayı istiyorsak nötrinoları dinlemenin radyo spektrumunu dinlemekten daha akılcı olacağını iddia ediyorlar.

Nötrinolar radyoaktif bozunmalarda ve nükleer etkileşimlerde(örneğin yıldızlarda) oluşan çok çok küçük kütleye sahip ve bilinen madde ile etkileşime girmeyen parçacıklar. Etkileşime girmemesi herhangi bir made tarafından absorb edilmesini ve saçılmasını engelliyor. Örneğin Güneşten yayılan nötrinolardan saniyede 70 milyar tanesi Dünya üzerinde 1 santimetrekare alandan (vücüdumuz da dahil) geçtiği biliniyor.


Önerdikleri yöntemde hızlandırıcılarda teknik bir süreçle elde edilen nötrinolar mors kodu şeklinde zaman modülasyonu ile bilgiyi taşıyorlar. Uzaydan gönderilen olası nötrino bilgilerinin ise halen yapımı süren çeşitli nötrino dedektörleriyle yakalanabileceği iddia ediliyor. En büyük tartışma ise nötrino dedektörlerinin geniş bir enerji spektrumunda algılaması ve nötrinoların ışık hızından daha yavaş hareket etmesi.

Super-Kamiokande Nötrino detektörü - Japonya

İlginç bir fikir gibi görünüyor. SETI araştırmaları için belki de yeni bir soluk olabilir.

İlgili makaleyi okumak için tıklayınız. (arXiv:0805.2429)
Konu hakkında daha önceden Universe Today'de çıkmış makale için tıklayınız.
0
yorum

Maddenin Geri Kalanı Bulundu

Son yapılan araştırmalara göre evrenin %4'ü bildiğimiz maddeden(baryonik madde), %21'i sadece varlığını bildiğimiz fakat gözleyemediğimiz karanlık maddeden ,geri kalan dörtte üçlük kısmı ise evrenin hızlanarak genişlemesinden sorumlu olan gizemli karanlık enerjiden oluşuyor. Evrenin %96'lık kısmı hakkında görünürde herhangi bir fikrimiz yok fakat uzun süredir %4'lük görünen maddenin de tamamı doğrulanmış değildi. Fakat yapılan son verilerle hesap denkleşmeye başladı.

Kuazar PKS 2155-304'den gelen ışınların aradaki oksijen ve diğer maddelerden oluşan gaz bulutlarından geçerken ışınımının sönükleştiğini gösteren bir çizim. Bu azalmayı ölçerek aradaki maddenin sıcaklığı ve kütlesi gibi bilgilere ulaşılıyor (Kaynak space.com)

Baryonik maddenin(bildiğimiz madde-elektronlar,protonlar, nötronlar) izine galaksiler arası boşlukta rastlandı. Bu maddenin bu kadar süredir gözden kaçmasının sebebi ise görünür spektrumda incelemek için çok sıcak, X-ışınında incelemek için ise çok soğuk olması. Galaksiler arası boşluğun incelenmesiyle bahsedilen maddenin tüm uzayı bir örümcek ağı gibi kapladığı gözlendi.

Colorado Üniversite'sinden bilimadamları bulgulara bizden çok uzaklarda bulunan parlak kuazarların ışınımlarını inceleyerek ulaştılar. Hubble'ın STIS(Space Telescope Imaging Spectograph) ve NASA'nın FUSE(Far Ultraviolet Spectroscopic Explorer) uydusunu kullanarak galaksi arası boşluktaki yüksek derecede iyonize olmuş hidrojen ve oksijenin spektrum izlerine rastladılar. Galaktik boşluğun tahmin edildiği gibi boş değil, bu tarz maddelerle bir ağ gibi örüldüğünü keşfettiler.

Geçen günlerde aynı konuda bir gelişme Max Planck Enstitüsü tarafından duyurulmuştu. Bu haberde iki galaksi kümesi(Abel 222 ve Abel 223) üzerinde yapılan araştırmalarda bu kümelerin birbirine yüksek sıcaklıkta iyonize maddelerle bağlı oldukları ve bunların ancak X-ışını spektrumunda gözlenebildikleri bildiriliyordu. Keşfettikleri bu maddeleri uzayı saran ağın koları olarak niteleyen araştırmacılar, baryonik madde araştırmalarının Büyük Patlama'dan sonra evrenin oluşumunu açıklamak için çok önemli olduğunu belirtmişlerdi.

Baryonik madde konusunda hesap denkleşmeye başladı fakat %4'ün yanında %96 gibi bir oran, bilinmeyen "karanlık madde" konusunda bir çok soru işaretini ortaya koyuyor. Büyük Patlama teorisinin en zayıf noktalarından biri olan karanlık madde ve enerji fizik dünyasında hala gizemini koruyor. 2 hafta önce düzenlenen Karalık Enerji Sempozyumundaki sunumların videolarına ve materyallerine erişmek için aşağıdaki bağlantıyı takip edebilirsiniz.

Space Telescope Institute Dark Energy Symposium

Kaynaklar :
Space.com
Max Planck Institute
0
yorum

19 Mayıs 2008 Pazartesi

Başka Bir Güneş'ten Alevler

NASA'nın Swift uydusu Güneş'ten çok daha uzakta, başka bir yıldızdan kaynaklanan ve şu ana kadar görülmüş en şiddetli alev fışkırmasını yakaladı. Yapılan açıklamaya göre alev fışkırmasının büyüklüğü Güneş'teki bildiğimiz fışkırmalardan binlerce kat daha şiddetli ve Güneş'imizden geldiği takdirde Dünya'daki yaşamı kurutabilecek güçte.

Swift uydusu NASA tarafından gama-ışını patlamaları araştırmalarında kullanılmak üzere uzaya gönderilmişti fakat bu sefer algıladığı olay bir alev fışkırmasıydı. Fışkırmanın kaynağı EV Lacertae adlı, bize 16 ışık yılı kadar uzaklıkta sıradan bir kırmızı cüce. Yıldız Güneş'in yüzde biri kadar parlak ve sadece üçte biri kütleye sahip. Bize çok yakın bir yıldız olmasına rağmen çıplak gözle gözlenemiyor, çünkü 10.kadirden bir parlaklığa sahip.

EV Lacertae'nin davranışlarını bilim adamları yaramaz bir çocuğun sık sık aksilik yapmasına benzetiyorlar. Bir kaç milyon yaşında olan genç yıldız bunun öncesinde de şiddetli fışkırmalarıyla tanınıyordu. Kendi etrafında çok yüksek hızlarda dönen yıldızın çevresinde Güneş'in manyetik alanının 100 katı kadar fazla bir manetik alan bulunuyor. Bu manyetik alan da yıldızın asi davranışlarının en önemli nedeni. Yıldızların genç dönemlerinde bu şekilde davrandıkları biliniyor ve bu olay incelenerek Güneş'in erken dönemlerindeki hali hakkında bir çok bilgiye ulaşılacak.

NASA Goddard Uzay Uçuş merkezindeki yetkililer patlamanın parlaklığının çok yüksek olduğunu ve böylece Swift'in uzun süre boyunca X-ışını gözlemi yapabildiğini bildirdiler. Yıldız 8 saat boyunca çok parlak x-ışınları yayınladı.

Fışkırmayı ilk olarak 25 Nisan 2008'de NASA'nın Rüzgar uydusunda Rus yapımı Konus aletleri keşfetti. Keşfin 2 dakika ardından Swift ışımayı yakaladı ve kendini EV Lacartae'ya yönlendirdi. Işıma o kadar güçlüydü ki Swift bir süre sonra kendisini güvenlik nedenlerinden dolayı kapatmak zorunda kaldı.

Fışkırmalar elektromanyetik tayfta ışıma yapıyorlar fakat çok güçlü olduklarından dolayı ancak çok güçlü ışınları gözleyebilen gözlem aletleriyle incelenebiliyorlar. Gama ışını patlamalarını incelemek üzere görevlendirilen Swift bu şekilde yüksek enerjili yıldızlardan kaynaklanan alev fışkırmalarını incelemek için de kullanılıyor.

Kaynak : NASA Goddar Space Flight Center
1 yorum

Yıldızların Altında...

Final dönemi koşturması arasında biraz nefes alma fırsatı bularak Gökbilim forumundan arkadaşlarla yine forumdan dostumuz İshak Bey'in amatör gözlem evine, Çerkezköy'de soluğu aldık. Gündüz gözüyle gözleme başladık sabah saat 6 gibi hala teleskopların başındaydık. Şu ana kadar yaptığım en kapsamlı gözlemdi ve benim için bir çok ilkleri barındırıyordu.

Çerkezköye saat 15 gibi vardık ve biraz muhabbetin ardından herkes yavaş yavaş geceye hazırlanmaya başladı. Hava son 3 gündür olduğu gibi çok sıcak ve açıktı. Güzel bir gecenin bizi beklediği sinyallerini veriyordu. Katılanlanların bir çok teleskobu ve büyük Meade 14" LX200 çeşitlilik konusunda bizlere hiç sıkıntı çektirmedi.


Pırıl pırıl havanın ve erken gelmiş olmamızı hemen değerlendirdik ve ilk hedefimizi belirledik : Güneş. Elimizdeki Coronada PST ile elde ettiğimiz görüntü benim ilk Güneş gözlemim olması sebebiyle nefes kesiciydi. Güneş'in aktif dönemi olmadığından pek bir görsel şölen yoktu fakat kuzeyde ve güneyde iki küçük leke başlangıcı ve saat 8 yönünde küçük fışkırmaları görebildik. Güneş'in teleskopta 26mm okülerle görüş alanının neredeyse tamamını kaplıyor olması, büyüklüğü konusunda beni etkilemeye yetti. Aşağıdaki fotoğrafı da Coranado PST ve Meade LPI kamera ile çekip Registax ile işleyerek elde ettik. Bu da benim için ilklerden biriydi ve ilk çok pozlu fotoğrafımı elde etmiş oldum. İlk denemem olduğundan biraz yardım aldım ve çoğu şeyi kavradım.

Gece yavaş yavaş çöktüğünde doğudan yükselen parlaklığı rahatsız derece yüksek olan Ay'a rağmen gözlemlerimize başladık. İlk hedefimiz teleskopların ilk testlerini yapmak için, ne kadar kendisinden şikayet etsek de Ay'dı. 14",8",6" ve 4" teleskoplarla Ay gözlemimizde bir çok detayı gözledik fakat atmosferin hareketliliği görüşü etkiliyordu.


Ardından hedefimiz Saturn'du. Saturn artık yavaş yavaş bizlere veda ediyor, koltuğunu Jupiter'e bırakıyor. Fakat görkemliliğini hiç bir zaman elden de bırakmıyor. Halkaların konumlarının yataya doğru hareketliliği sebebiyle artık Cassini ayrımını son son gözleyebiliyoruz. LX200 ile muhteşem netlikte Satürn gözlemi yaptık, bunu diğer teleskoplarla da tekrarladık. Sonrasında LPI ile bir fotoğraf denemesi yaptık. 0.5 saniye pozlamalarla yaklaşık 150 fotoğraf çekip Registax ile işleyerek aşağıdaki fotoğrafı elde ettik. Cassini ayrımı açık bir şekilde görülebiliyor. Benim için çok değerli bir fotoğraf.


Saturn'den sonra gözlerimizi derin uzaya yönlendirdik. Karanlık bir gece olmaması sebebiyle pek şanslı değildik fakat üstüne bulutlarda bize oyun oynamaya başladı ve görüşümüz bir kaç parlak yıldız haricinde kapandı. Bizim için hayal kırıklığıydı, 14" teleskobun yanı başında oturup sadece Saturn gözlemi yapabilmiş olmak can sıkıcıydı. Biraz içeri geçip çay ve sohbet arası verdik, belki 1-2 saat içerisinde açar umudu da içimizdeydi.

Ve mutlu haber 2 saat sonra geldi. Gökyüzü tamamen açılmıştı. Vakit geçirmeden soluğu teleskopların başında aldık. İlk hedefimiz Herkül takım yıldızında M13 küresel yıldız kümesiydi ve goto mekanizması sağolsun elimizle koymuş gibi bulduk. Görüntü muhteşemdi, onca ay ışığına rağmen onlarca yıldız seçilebiliyordu. Ardından gittikçe yükselen Lir takım yıldızında M57(Halka Bulutsusu)'ye döndük ve tüm detayları ve biraz da renkleriyle karşımızdaydı. Ardından sırasıyla M3 küresel küme, M11, Albiero çift yıldız, İzar çift yıldızı, Dumbell nebulası, Kedi Gözü nebulası, M71 ile küçük çaplı bir Messier Tur yapmıştık bile.

Saat 03:00 gibi yükselen Jupiter gecenin yıldızlarından biriydi. Ufuktan çok yükselmemesi sebebiyle çok detaylı bir görüntü elde edemedik, fakat üstündeki şeritler ve 4 büyük uydu gözlenebiliyordu. Kırmızı Leke baktığımız yüzünde olmadığından "bir dahaki sefere" dedik.

Gecenin finalini M31-Andromeda Galaksisini arayarak geçirdik fakat ufuktan çok yükselmemiş olması ve o yönden artık yavaş yavaş Güneş'in doğuyor oluşu bizi engelledi.

Gözlem yerindeki çiftlikteki köpekler sağolsunlar bizi hiç yanlız hissettirmediler. Özellikle Haskey'ler görülmeye değerdi. Uzun ve çok keyifli bir geceydi. Büyük bir gözlem deneyimiydi, dostlukların pekiştiği, bilgilerin paylaşılarak büyüdüğü bir ortamdı.. Yazın sık sık tekrar etmek sözüyle İstanbul'a geri döndük...

0
yorum

16 Mayıs 2008 Cuma

7 Dakikalık Dehşet

NASA'nın uzay meraklılarıyla beraber artık gün saymaya başladığı Phoenix görevi hakkında yeni bir video yayınlandı. NASA'nın bu hafta yaptığı basın toplantısında "Mars'a inmek büyükannemizin evine ziyaret gibi birşey değil..." ifadesiyle özellikle belirttiği iniş anındaki zorlukları ve süreci yayınlanan videodan inceleyebilirsiniz. Etkileyici bir müzik ile profesyonel bir video oluşturulmuş. Heyecanlanmamak elde değil.



Süre gittikçe azalıyor. Bu satırları yazdığım sırada inişe 9 gün 8 saat yaklaşık 20 dakika bulunuyor...

Videonun orjinal bağlantısı için tıklayınız.

Kaynak : Universetoday
0
yorum

Sıradışı bir Pulsar

Resmin büyük hali için tıklayınız (Kaynak NASA/JPL-Caltech)

Uluslararası oluşturulan bir araştırma ekibindeki bilimadamları şu ana kadar bilinenlerden farklı bir pulsar(atarca) keşfettiler. Pulsar kendi etrafında çok hızlı dönen ve belirli periyotlarla ışıma yapan nötron yıldızlarına verilen ad. Pulsarlar genelde beyaz cüce bir yıldız eşliğinde gözlenirken, araştırma sonucu bulunan pulsarın Güneş gibi bir yıldız etrafında döndüğü ya da 3'lü bir sistem olduğu düşünülüyor.

Pulsarlar çok büyük yıldızların(Güneş'ten 8 kat daha büyük)bir supernova patlaması ile yok olması sonucu oluştuğu biliniyor. Patlama sonucu oluşan kalıntılar bir araya gelerek çok yoğun bir yapıya sahip nötron yıldızlarını oluşturuyor. Bu yıldızlara nötron yıldızları denmesinin sebebi patlama sonrası etki ile atomdaki proton ve elektronların birbirleriyle çarpışarak nötronları oluşturması.(Eğer yıldız daha da büyükse nötron yıldızı yerine kara delikler oluşuyor)Supernova patlaması ile oluşan yıldıza Güneş büyüklüğünde bir yıldız eşlik ediyor ve patlama sonucu bu eş yıldızı dairesel bir yörüngeden farklı bir yörüngeye itiliyor. Nötron yıldızı ilk başlarda 10ms'den daha fazla bir periyotla dönmeye başlıyor. Zaman geçtikçe eş yıldız bir "Kırmızı Dev" oluyor ve nötron yıldızı bu eş yıldızdan gittikçe daha fazla madde çalmaya başlıyor, dönme periyodu 10ms'nin altına iniyor. Bunun sonucu ikilinin yörüngesi daireselliğe daha yaklaşıyor. En sonunda eş yıldız bir "Beyaz Cüce"'ye dönüşerek yörüngeleri tam dairesel oluyor.

Resmin büyük hali için tıklayınız( Kaynak NASA/Dana Berry)

Kütlenin küçük bir yerde yoğun bir şekilde bulunmasının yanında ilk baştaki devasa manyetik alanında küçük bir yere hapsolması sonucu yüklü parçacıklar manyetik alan tarafından hızlandırılıyorlar ve ışıma yapıyorlar. Nötron yıldızları kendi etraflarında dönerken yaptıkları ışıma da dönüyormuş gibi bir izlenim verir ve bize dönük olduğu durumda yaptığı ışımalar belirli bir periyotta ölçülür.

Australya Ulusal Telescope Merkezi'nden David Champion ve çalışma arkadaşları Puerto Rico'daki Arecibo radyo teleskobunu kullanarak galaksi diskimizin içinde bulunan PSR J1903+032 pulsarını uzun süre incelemeleri sonucunda sıradışı bulgulara eriştiler. Kaynaktan Dünya'ya sinyaller 2.15 mili saniyede bir geliyor ve bu yıldız 10 ms altında periyotla ışıma yaptığından "milissaniye pulsar" olarak adlandırılıyor. PSR J1903+032'nin bilinen milisaniye pulsarlarından farklı bir yörüngeye ve eş yıldıza sahip olması kafaları karıştırdı.

Pulsar'ın eş yıldızının yörüngesinin Dünya'nın Güneş etrafındaki yörüngesi ile karşılaştırılması(Kaynak NRAO)

Pulsarın bu sıradışı durumuna farklı olası çözüm öne sürülüyor.

Önerilen bir çözüme göre bu ikili sistem olağan bir şekilde kapalı bir yıldız kümesinde oluşmuş ve etraftaki kütle-çekimi etkisiyle bu kümenin dışına itilmiş, beraberinde Güneş benzeri bir yıldızı da süreklemiştir. Etraftaki kapalı yıldız kümelerinin azlığından dolayı bu cevabın doğruluğuna %10 şans veriliyor.

En makul görünen çözüm ise pulsarın üç yıldızdan oluşan bir sistem içinde var olduğu açıklaması. Birbirine yakın iki yıldızın patlama ile birleşmesi sonucu bir milisaniye pulsarı oluşuyor ve diğer Güneş boyutundaki yıldızın etkisi ile dairesellikten uzak bir yörüngeye sahip oluyorlar.

Konu üzerinde çalışmalarını sürdüreceklerini belirten bilimadamları konunun açıklığa kavuşabilmesi için Gemini ve VLT gibi görsel teleskoplardan yararlanacaklarını belirtiyorlar.

Kaynaklar :
physicsworld.com
space.com
0
yorum

Carnival of Space #54

Bu haftaki Uzay Karnavalında birbirinden ilginç haber ve blog yazılarını bulacaksınız. Bu haftaki karnavala David S. F. Portree'nin Altair VI adlı blogu ev sahipliği yapıyor.

Uzay Karnavalının en güzel özelliği, bunun öncesinde hiç duymadığım bloglardan haberdar olabilmemi sağlıyor olması. Böylece çeşitli yerden gökbilim tutkunu kişilerin görüş ve deneyimlerini öğrenmiş oluyorum. Gökbilim konusunda güncel blog sayısı çok fazla ve hepsi de birbirinden güzel kaynaklar.

Bu haftaki karnavaldan özellikle ilgimi çeken başlıklar arasında "Centauri Dreams" blogunda fütüristik bir bakış açısıyla galaktik imparatorlukların olasılıkları ve olası dünya dışı canlıların olası davranışları üzerine dikkate değer tezlerin bulunduğu başlık, "Starts with a Big Bang" blogunda 2 ay sonra Dünya'ya meteor çarpacak olması durumunda yapılması gerekenleri konu edinen başlık ve Haftanın Uzay Videosunda Microsoft'un yeni projesi "World Wide Telscope"'u tanıttığı TED videosu bulunuyor.

Carnival of Space #54 icin tıklayınız.

Keyfini çıkarın!
2
yorum

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Büyük Haber! Süpernova Keşfi

Bundan önceki yazılarımdan birinde bahsettiğim üzere NASA beklenen açıklamasını yaptı ve bu açıklama gerçekten ses getireceğe benziyor. Galaksimiz Samanyolu'ndaki en genç supernova keşfedildi!

Chandra X-Işını Teleskobu ve NRO'nun VLA(Very Large Array) radyo teleskopları ile yapılan gözlemlerde, bundan 140 yıl önce patladığı belirtilen yıldızın kalıntıları gözlendi. Bunun öncesinde galaksimizde gözlenen en son supernova(yıldız patlaması) 1640 yılında Cassiopeia A supernovasıydı. Yapılan keşifle birlikte, galaksimizdeki supernova oluşumlarının dinamiği hakkında bir çok bilgi elde edilecek.

Supernova'nın 1985 yılında VLA tarafından gözlemi(solda) ve 2007 yılında Chandra'nın gözlemi patlamanın kalıntılarının yayılım hızını açıkça gösteriyor(Resmin büyük hali için tıklayınız - Kaynak NASA)

Bahsi geçen supernova 140 yıl önce görünür ışıkta gözlenememişti çünkü konumu galaksimizin merkezine çok yakın ve çok kalın gaz ve toz bulutlarının arkasına gizlenmiş durumda. Bu yüzden bilinen supernovaların parlaklıklarından tirilyonlarca kez daha az parlak. Buna rağmen G1.9+0.3 olarak adlandırılan supernova X-ışını ve radyo dalgaları ölçümlerinde detaylı bilgiler sunuyor.

Astronomlar gozlemlerinde istatiksel verilere göre her galakside 100 yılda yaklaşık 3 supernovaya rastlıyorlar. Fakat Samanyolu'nda yakın zamanlarda her hangi bir supernova gözlenmemesi kafaları karıştırıyor, galaksimizeki yıldız evriminin gözlenen galaksilerden farklı olup olmadığı sorgulanıyordu.

Turuncu ile belirtilmiş 2000 yıl içinde gerçekleşmiş supernovalar ve yeni keşfedilen G1.9+0.3'nin konumu. Supernovanın tam uzaklığı bilinmiyor fakat bize göre açısı biliniyor.( Resmin büyük hali için tıklayınız - Kaynak NASA)

Araştırmayı yöneten Kuzey Carolina Eyalet Universitesi'nden Stephen Reynolds "Diğer galaksilerde bir çok supernovalar gözlüyoruz, fakat bu kadar sönük olduklarında kendi kozmik arka bahçemizdeki bir patlamayı bile gözden kaçırabiliyoruz. Patlama görünür spektrumun tersine X-Işını ve radyo spektrumunda çok parlak ve bizler de onlarca yıl üzerinde çalışabileceğiz."

VLA'de araştırmayı yöneten Cambridge Üniversite'sinden David Green "Süpernovalar hakkında tahminler doğruysa Cassiopeia A'dan daha genç yaklaşık 10 supernova var. Bu araştırmayla sonunda bir tanesini bulduk gibi görünüyor" diye açıkladı.

Galaksi merkezimiz G1.9+0.3 supernova'nın konumu(görünür ışık) (Resmin büyük hali için tıklayınız - Kaynak NASA)

G1.9+0.3'nin takibi 1985 yılında VLA'de başladı fakat bu araştırmalarda bu supernova kalıntısının 400 ile 1000 yıl öncesinde patlamış bir yıldıza ait olduğu düşünülüyordu. 22 yıl sonra Chandra'nın ölçümleriyle supernova kalıntısının 1985'den beri %16 büyüdüğü gözlendi ve böylece supernovanın düşünüldüğünden çok daha genç olduğu ortaya çıktı. Elde edilen veriler VLA tarafından yeni yapılan ölçümlerdeki bulgularla birleştirilerek supernovanın günümüzden 140 yıl önce oluştuğu hesaplandı.

Yeni bir supernova keşfi galaksimizdeki yıldızların yaşamları ve ölümlerinde püskürttükleri gazlar, ağır elementler ve yüksek ısılar göz önüne alındığında dikkatleri üzerine çeken bir konu. Bu patlama yeni yıldızların doğumlarını da tetikleyebilir. Supernova'nın gerisinde bir karadelik ya da nötron yıldızı bıraktığı düşünülüyor.

Bilim adamları bulguları yıldızın patladığı yer ile ilgili bilgi almak için de kullanacaklar. Supernovanın galaksimizin merkezindeki çok büyük karadeliğin etkisinde yoğun bir bölge içinde bulunduğu belirtiliyor.

Kaynak : Chandra X-Ray Observatory

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki