yorum
31 Ocak 2009 Cumartesi
Etiketler:Amatör Astronomi, Gözlem, Hafta sonu Gökyüzü Keyfi, UzayveAstronomi
Hafta sonu Gökyüzü Keyfi 31 Ocak - 1 Şubat
Yazıya ulaşmak için aşağıdaki bağlantıdan yararlanabilirsiniz :
CERN'deki gelişmeler
LHC'de yaşanan problem ve süreçle ilgili bilgi veren CERN'ün İletişim Başkanı James Gillies ile yapılan röportaj PhysicsWorld'de yayınlandı. Deneyin dünyaya tanıtımı ve güncel gelişmeleri öğrenmek için yazıyı okumanızı tavsiye ederim :
CERN: the view from Inside -PhysicsWorld
Bu arada symmetry breaking'de gözüme takılan ilginç bir haberi sizinle paylaşmak istiyorum. Sanatçı Josef Kristofoletti LHC deneyindeki dedektörlerden biri olan ATLAS dedektörünün resmini Amerika Güney Carolina'da Redux Modern Sanat Galarisinin duvarına çizmiş. Resim nasıl tepkiler alıyor merak ediyorum açıkçası. Josef çizimi yaparken polisler tarafından grafiti yaptığı sanılarak uyarıldığını söylüyor fakat LHC'deki bir parçacık dedektörü olduğunu söylediğinde herkesin dilinde "kıyamet makinası" olarak bilinen deneyi polisler bildiklerini söylemişler; deneyin dünyayı yok edip etmeyeceğini ayaküstü tartışmışlar bile! Fizik merakını duvarlara yansıtan sanatçının çalışmasını aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.
LHC deyince hep aklıma geçen aylarda blogda yer verdiğim rap şarkısı geliyor, bir kaç hafta dilime dolanmıştı. Tekrar bir göz attım da dinlemeyenler için buraya tekrar ekliyorum.
Hubble'ı sen yönlendir!
Şu ana kadar Hubble'ın gözlemediği 6 hedeften birini 1 Mart'a kadar seçebiliyoruz. En çok oyu alan hedef Hubble tarafından gözlendikten sonra elde edilen görüntüler 2-5 Nisan tarihleri arasında yayınlanacak. Ayrıca oyunuzu kullandıktan sonra mail adresinizle çekilişe katılarak seçilen hedefin 100 tane renkli fotoğrafından birini kazanma şansınız da var.
Hedefler arasında bir yıldız oluşum bölgesi (NGC 6634), iki tane gezegenimsi bulutsu(NGC 6072, NGC 40) ve üç galaksi bulunuyor(NGC 4289, NGC 5172, Arp 274). Galaksilerin biri, birbiriyle etkileşimde olan bir galaksi sistemi Arp 274.
Seçimde zorlanıyor yada hedefler hakkında bir fikrininiz yoksa sitedeki Frank Summars'ın açıklayıcı videosunu izleyebilirsiniz.
Hubble'ın yeni keşfi için oyunuzu siz de kullanın :
Hubble's Next Discovery- You Decide
Kısa Kısa...
Sıkıştığım zamanlarda kurtarıcı olarak, gözüme çarpan haberlerin bağlantılarını "Kısa Kısa..." başlığıyla vermeye çalışacağım. Özellikle bu hafta üzerinde detaylı yazılar yazmak istediğim bir çok haber yayınlandı fakat şimdilik bağlantılarını vermekle yetineceğim :
- Dünya'dan 200 ışık yılı uzaklıkta bir yıldızın etrafından yüksek dış merkezliliğe sahip(eccentric - elipsin odakları birbirinden uzak)bir yörüngede dolanan HD 80606b gezegeninin bilgisayar yardımıyla yüzeyinin ısı haritası çıkarıldı. Güneş Sistemi dışı gezegenler konusunda müthiş bir çalışma olan bu araştırmayı Spitzer basın duyurusundan, BadAstronomy ve Centauri Dream blogundaki açıklamalardan inceleyebilirsiniz.
- ESO tarafından bu hafta yayınlanan Centaurus A galaksisinin müthiş fotoğrafı ve fotoğrafla ilgili detaylı bilgiler incelemeye değer. 10 milyon ışık yılı ötemizde yakın komşumuzun farklı dalga boylarındaki görüntülerinin birleşimi olan fotoğraf bir çok şey anlatıyor.
- Exoplanet keşifleri her geçen gün daha da fazla ses getirmeye başladı. Özellikle ilk exoplanet görüntüsünün ardından nelerin geleceğini herkes merakla bekliyor. Discover dergisi şu ana kadar keşfedilen en ilginç 8 Exoplanet'in hayali çizimlerinin ve açıklamalarının olduğu bir galeri yayınladı, incelemenizi tavsiye ederim.
- New Scientist dergisinin bu haftaki kapak konusu "Güneş Sistemindeki Bilinmeyenler". Sitede dosya ile ilgili Güneş sistemi'nin oluşumu ve geleceği, kuyruklu yıldızların kaynakları gibi sorulara cevapların olduğu bölümü incelemenizi tavsiye ederim.
- Scientific American'da yayınlanan haberde Ay'ın bir zamanlar diğer yüzünün Dünya'ya dönük olduğu iddia ediliyor. Haberi incelemek için tıklayınız.
- Uzun süredir siteden paylaşmadığım Carnival of Space'in 87. sayısına bu hafta Mars Chronicles ev sahipliği yapıyor. Uzay ve astronomi konulu bir çok blog yazısının bağlantısına bu yazıdan ulaşabilirsiniz.
Bilim Günce Yayında!
GökGünce üzerinden astronomi, astrofizik, kozmoloji ve parçacık fiziği konularında haberler ve yazılar paylaşırken bundan böyle Bilim Günce üzerinden de diğer ilgilendiğim bilim alanlarından ilgimi çeken bağlantıları paylaşmaya çalışacağım. GökGünce'nin bütünlüğünün bozulmaması için böyle bir tercih yaptım, umarım bu blogun da sürekliliği sağlarım.
Bilim Günce'de GökGünce'de değindiklerimin dışında kalan fizik konuları, matematik, beyin araştırmaları ve bilişsel bilimler, biyoloji-evrim ve bilim felsefesi konusunda çoğunlukla bağlantılıar, arada sırada kendi yazılarım olacak.
Bilim'e bütünsel bir bakışın önemli olduğuna inanıyorum ve bu yönde takip ettiğim haber ve makaleleri herkesle paylaşmayı bir görev olarak görüyorum. Bilim Günce'nin açılış yazısında da belirttiğim gibi birileri bu kaynakları paylaşmasa, bu haberleri yazmasa ne ben ne de başkaları bunlardan haberdar olacaktı. Bu dögüsel bir süreç ve bu döngüde herkes kazanıyor...
Unutmamak gerekir ki bilgi paylaşıldıkça çoğalır...
Bilim Günce'yi umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı bekliyorum.
Europa mı Titan mı?
Europa'ya yapılacak görevde uydunun yörüngesine yerleştirilecek bir uzay aracı ile radar görüntüleme kullanarak yüzeyin ve yüzey altı okyanusun detaylı incelenmesi hedeflenirken, Titan görevinde ise yüzeye iniş yapacak bir sonda ve uydu atmosferinde süzülecek bir balon ile araştırmalar yapılacak. Yörüngede bir uzay aracı ve sonda fikri bunun öncesinde bir çok görevde tekrarlanmışken Titan'da gerçekleştirilmesi planlanan balon deneyi herkesi heyecanlandırıyor. Nature dergisi editörleri ve NASA&ESA Bilim Müdürleri gönüllerinin Titan görevinden yana olduklarını saklamıyorlar bile.
Titan görevinin Europa'ya karşı tercih edilmesinde yüzey se yapılacak sonda inişi ve Güneş Sistemi'nde ilk defa denenecek balon deneyi büyük rol oynuyor. Bu arada verilecek kararlarla çalışmalarına başlanacak projenin en erken 2020'de gönderilmesi ve ilk somut verilerin 2030 yılı gibi alınması planlanıyor. Geleceğin keşifleri için verilecek bu kararı sabırsızlıkla bekliyoruz.
Aşağıdaki makalelerden konuyla ilgili detaylı bilgiler edinebilirsiniz:
Hoping for Europa (NASA Astrobiology Mag.)
Titan Triple Thread (NASA Astrobiology Mag.)
Europa Jupiter System Mission (NASA)
Titan & Saturn Future Exploration (NASA)
Buzun altındaki yeni dünya (UzayveAstronomi.com)
yorum
24 Ocak 2009 Cumartesi
Etiketler:Amatör Astronomi, Gözlem, Hafta sonu Gökyüzü Keyfi, UzayveAstronomi
Hafta sonu Gökyüzü Keyfi 24-25 Ocak
Yazıyı okumak için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz :
Haftasonu Gökyüzü Keyfi 24-25 Ocak 2009 - UzayveAstronomi.com
Yıldızların ışığının her zaman yolunuzu aydınlatması dileğiyle!
2008'den Muhteşem Görüntüler!
Riding with Robots - Best of 2008 from Bill Dunford on Vimeo.
Kaynak : Ridingwithrobots
Mors Alfabesi ile Astronomi Yılı Kutlaması
Amerika, Colorado'dan Astronomi Profesörü Jimmy Westlake'in çektiği yukarıdaki fotoğrafta yıldızların gecenin bir bölümünde gökyüzünde takip ettiği yolu görüyoruz. Yıldızlar gökyüzünde kutup yıldızının etrafında yay çizerek hareket ederler (Burada yıldızların gerçekten hareket etmediğini hatırlatmama gerek yok sanırım, bu tamamıyle Dünya'nın kendi ekseni etrafında dönüşü nedeniyle ortaya çıkıyor) Siz de fotoğraf makinanızı sabitleyip yeterince uzun pozlar verirseniz bu izleri yakalayabilirsiniz.
Westlake'de fotoğraf makinesi ile 30sn'lik pozlarla noktaları, 3 dk'lık pozlarla da çizgileri oluşturarak yıldız izleriyle mors alfebesinde "IYA 2009" yazdırmış (IYA : International Year of Astronomy) . Yıldız izlerinden parlak Sirius'a ait olanında mesaj açıkça okunabiliyor:
“· ·” » I
“- · - -” » Y
“· -” » A
“· · - - -” » 2
“- - - - -” » 0
“- - - - -” » 0
“- - - - ·” » 9
= IYA2009
2009 Astronomi Yılı'nı kutlamak için seçilebilecek en orjinal yöntem bu olsa gerek! Tek kelime ile muhteşem!
Kaynak : Spaceweather
Kızıl Gezegen bu aralar manşette!
UzayveAstronomi.com'da konuyla ilgili derlediğim yazıdan alıntılamak gerekirse :
Araçlar inişlerinden beri Mars’ın sert ortamı ve şartları konusunda bir çok keşfe yol açtılar. Şu ana kadar çeyrek milyon görüntüyü Dünya’ya gönderen gezginler, 21 km.’den daha fazla yol aldılar, bir dağa tırmandılar, kraterlere iniş yaptılar ve yaşlanan donanımlarıyla kum fırtınalarına karşı savaştılar. Günümüze kadar gezginler bu zorlu şartlara karşı ayakta kalarak görev ekibinin yeni planlarına hazır olduklarını gösteriyorlar.
JPL (NASA Jet İtki Laboratuarı ), bu görevlerden ikisi olan Mars gezginleri Spirit ve Opportunity'nin 5 yıllık serüvenlerini özetleyen videoları geçtiğimiz hafta yayınladı. Videoları izleyip bu heyecana siz de ortak olun :
JPL - Spirit Video
JPL - Opportunity Video
Mars gezginlerini sürmenin tekniklerini ve bunun nasıl bir duygu olduğunu robotların sürücüsü Scott Maxwell'in kendisinden duymak isterseniz aşağıdaki bağlantı tam size göre :
How to drive the Mars rovers? (UniverseToday)
Mars'ı tekrar gündeme getiren diğer bir konu ise NASA tarafından yapılan basın açıklamasında 2003'de Mars atmosferinde keşfedilen metan gazının dağılımı ve değişimi ile ilgili yeni bilgiler edinilmesiydi. Mars'ta olası bir organik yaşamın işareti olarak gösterilen metan aynı zamanda jeolojik süreçler sonucunda da oluşmuş olabilir diyordu araştırmacılar. Veriler yoksa kurak toprak tabalarının altında yaşayan "küçük yeşil Marslılar"ı mı işaret ediyor? Bu sorulara önümüzdeki Mars görevi Mars Bilim Laboratuarı(MSL) ile detaylı cevaplar alınacak gibi görünüyor..
Konuyla ilgili UzayveAstronomi.com'daki "Mars'taki Metan" yazısını okumanızı tavsiye ederim.
yorum
17 Ocak 2009 Cumartesi
Etiketler:Amatör Astronomi, Gözlem, Hafta sonu Gökyüzü Keyfi, UzayveAstronomi
Hafta sonu Gökyüzü Keyfi 17-18 Ocak
Yazıyı okumak için buraya tıklayınız.
Yıldızların ışığının her zaman yolunuzu aydınlatması dileğiyle..
52 Göksel Gerçeği Bil Hediyeyi Kazan!
Ozan Kanbertay'ın editörlüğünde gerçekleşen yazı dizisini kendi kelimeleriyle anlatmak gerekirse:
Bir çocuk bize, evren ne kadar büyük diye bir soru sorsa, herhalde vereceğimiz yanıt “çok büyük” olacaktır. Yanıtın ardından karşılık gecikmeyecektir: “Ama ne kadar büyük?” Bu sorudan sonra genelde tıkanıp kalırız.Bugün yayına giren ilk sorumuzla yazı dizisini başlatıyoruz.
İşte bu yazı dizisinde; bildiğimiz tanıdığımız kavramlardan, nesnelerden, büyüklüklerden yararlanarak, evrenin o muazzam ve ihtişamlı yapısını birlikte hayal etmeye çalışacağız. Aslında hayal etmekten öte, art arda yazılan sıfırları, gerçek evimiz olan evreni daha iyi tanımak ve kendi yerimizi daha iyi görmek için anlamlı birer araç haline getireceğiz. Yani, sayıları matematiğin soyut dünyasından çıkarıp, onlara zihnimizde anlamlı birer kişilik kazandırmaya çalışacağız.
52 Göksel Gerçek - Güneş Öfkelenirse
Katılmanız ve kazanmanız için gerekli şartlara siteden erişebilirsiniz.
Astronomi Kaynakları - Astronomi Bilginizi Arttırmanın Yolları
Bu ilgi alanına ilk merak sardığımda internetteki çeşitli haber/makale kaynaklarından rastgele bilgiler edinirken bir süre sonra bunu daha planlı ve seçici olarak yapmaya başladım. Böylece daha kısa sürede, en efektif yöntemlerle bilgimi arttırmaya çalıştım. İnternet ortamında günümüzde her yönden bilgi yağıyor, bunlar arasından nitelikli ve doğru olanlarını seçmek gittikçe zorlaşıyor. Benim bu yazıda yapmak istediğim kendimin geçmişte veya hala yaralandığım nitelikli kaynaklara (bunlar tamamen subjektif seçimlerdir) bağlantılar vermek. Umarım astronomi merağınızı gidermek için iyi bir kaynak teşkil ederler:
Bir konuyu en iyi öğrenme şeklinin öncelikle görüp izleyerek, ikinci olarak dinleyerek ve en son okuyarak olduğunu göz önüne alarak bu sırayla gidelim:
- Berkeley Webcast - Introduction to General Astronomy - Şu ana kadar gördüğüm Astronomi'yi en iyi anlatan kişi olan Alex Fleppenko'nun Berkeley'de verdiği, dili tamamıyle anlaşılır ve anlatımı popüler bilim tadındaki videoları. Kesinlikle göz atın! (Her dersin vidyo ve mp3 kayıtlarına çevrimiçi erişebilirsiniz.)
- Space Telescpe Science Institute Lecture Series - Mükemmel bir kaynak, gerek teknik gerekse popüler dilde yüzlerce videoya erişebileceğiniz Hubble Uzay teleskobunu işleten Enstitü'nün web sayfası
- Yale Webcast - Frontiers and Controversies in Astrophysics - Derinlere dalmayı sevenler için biraz daha teknik yapıda bir dersin tüm dönem boyunca kayıt edilmiş videoları
- Perimeter Institute - Populer Talks - Teorik Fizik Enstutusu'nde her ay gerceklestirilen halka açık seminerlerin arasında çok ilginç astronomi seminerleri de bulunuyor.
- TTC Understanding Universe Lectures - TTC şirketinin astronomi konusunda Berkeley'de görev yapan astronom Alex Flippenko ile hazırladığı tamamıyle popüler dilde 96 tane video. Kesinlikle edinip izlemenizi tavsiye ederim.
- TTC Cosmology - Virgian Unv.'den Mark Whittle ın sunduğu 36 videodan oluşan tamamıyle popüler dilde hazırlanmış kozmoloji kursu.
- TTC Dark Matter - Dark Energy - Cosmic Variance'den tanıdığımız Caltech'ten Sean Carrol'ın sunduğu 24 videoluk karanlık madde/karanlık enerji kursu
- History Channel - The Universe Belgesel - Görsellik ve bilgi açısından müthiş bir belgesel dizisi olan The Universe'un tum bölümlerini izlemenizi tavsiye ederim
- BBC Sky at Night - BBC'de ünlü astronom Sir Patrick Moore'un sunduğu harika belgeseller
- PBS NOVA - Nova belgesel kanalının yayınladığı bir çok belgesele çevrimiçi ulaşabilirsiniz (Sitedeki bazı içeriğe Amerika dışından erişim kapalı, bu durumda Ktunnel gibi bir site üzerinden erişmeye çalışın)
- Astronomycast - Haftalık Astronomi Podcast yayını - Arşivinde merak ettiğiniz onlarca konuyla ilgili mp3 kaydı bulabilirsiniz.
- NASA Podcast - NASA'nın bir çok konuda yaptığı sesli yayınlara buradan erişebilirsiniz.
- Planetary Radio - Planetary Society'nin haftalık uzay ve gezegen araştırmaları ile ilgili yaptığı müthiş yayın.
- Jodcast - Manchester Unv. Jodrall Bank Gözlemevi'nin 15 günlük çok kaliteli bir podcast yayını. (Yakın zamanda video yayınına da başladılar)
- Are We Alone - SETI Enstutusu'nun haftalık astronomi ve bilim konulu podcasti
- 365 Days of Astronomy - 2009 yılı boyunca her gün astronomi konulu yayın yapacak olan proje
- SpaceShow - Uzay araştırmaları ve endüstrisine merağınız varsa kaçırmamanız gereken bir podcast yayını
Bu başlık altında bir çok kaynak listelenebilir fakat ben öne çıkanları ve düzenli olarak yararlandıklarımı ekliyorum.
- Astronomi ve Sky&Telescope dergileri - Bu dergilere mutlaka abone olmanızı tavsiye ederim. Yıllık ücretleri 60$ civarındaki bu dergiler yurtdışından Türkiye'ye de gönderiliyor. (Dergileri İstanbul'da Kabalcı, Remzi Kitabevi gibi büyük kitap evlerinde de bulabilirsiniz.
- UniverseToday
- Space.com
- ScinceDaily -Space
- NASA- Ask an Astrophysicist - Birçok ilginç soruya astrofizikçilerin cevapları
- Ask an Astronomer - Bir üsttekine benzeyen fakat daha kapsamlı bir soru-cevap sitesi
- PhysicsForums - Astronomy&Cosmology- Sciantific American'ın desteklediği çok kaliteli bir forum
- CloudyNights - 2009 Astronomi Yılı'nın resmi forumu - Forumun yanında yararlanabileceğiniz büyük bir makale arşivi bulunuyor.
- Stargazer's Lounge - Kaliteli bir amatör astronomi forumu
- Ice in Space Forum - Avustralya Amatör Astronomlarının bilgilerini paylaştıkları nitelikli bir forum
- UK Astro Imaging Forum - Astrofotoğrafçılık konusunda harika bir forum
- UzayveAstronomi - Türkçe Astronomi Portalı
- Astronomi Diyarı - Türkçe Astronomi Haberleri
- Bulutsu - Günün Gökbilim Görüntüsü
- Gök Ayna - Astronomi Blogu
- Feza Maceraları - Astronomi Blogu
- GökBilgi - Astronomi Blogu
- AstroTurk - Astronomi Blogu
- Tek Rakibim Obsession - Astronomi Blogu
- Gökbilim - Astronomi Forumu
- Gökbilim Dergisi
- Astrohaber - Bülten
- ATMTurk - Amatör Telskop Yapımı Wiki
Fermi Teleskobu'ndan Haberler
Video'ya erişmek için buraya tıklayarak açılan sayfada sağdaki Featured Video altında "GLASTcast 6 : 2008 in Review"dan erişebilirsiniz.
Fermi Teleskobu gama ışını dalga boyunda evrenin en yüksek enerjili olaylarını ve gökcisimlerini gözlemek için gönderildi. Temel hedeflerinden biri gama ışını patlamaları olmasına rağmen çalıştığı ilk anlardan itibaren keşfettiği gama ışını pulsarlarıyla haber oldu. Pulsar, çok hızlı bir şekilde dönen ve yüksek manyetik alana sahip nötron yıldızlarına verilen ad. Büyük yıldızların çekirdeklerinin çökmesiyle oluşan bu nötron yıldızlarının kutup bölgelerinden yayadıkları ışınlar Dünya'ya yönelmiş olduğunda dedektörlerle sinyaller (pulse) şeklinde algılanabiliyor.
Keşfedilen pulsarlardan biri 10 000 yıl önce patladığı düşünülen CTA1 supernovasındaki sadece gama ışını bandında ışıma yapan ilk pulsardı. Bu pulsar gama ışını dalgaboyunda Güneş'in tüm dalgaboylarında yaydığı ışınlardan daha fazla enerji yayıyor. Genellikle radyo veya diğer dalga boylarında gözlenen pulsarların gama ışınındaki bu ilk örneği sadece bir başlangıçtı.
Yeni yılın ilk günlerinde Fermi'nin sadece gama ışını yayan yeni 12 pulsar keşfettiği ve bunu öncesinde bilinen pulsarlardan 18'inden gama ışınımı tespit ettiği duyuruldu. Bu gökcisimlerinin gerçek yüksek enerjili doğaları yavaş yavaş açığa çıkmaya başlamıştı.
Elde edilen son verilerle gama ışını pulsarlarındaki gama ışınlarının, radyo ışınlarından farklı olarak yıldızın yüzeyinden değil, yüzeyinin 450km üstündeki ışınım alanından kaynaklandığı da tespit edildi.
Daha bir yaşını doldurmamış olan Fermi Teleskobu önümüzdeki günlerde evrenin en uç enerji bölgelerinden keşiflerle ön plana çıkacağa benziyor. Bekleyelim ve görelim...
Fermi görevi gönderilmeden görevin detayları hakkında yazdığım ileti için tıklayınız.(Gama Işınımında Yeni Ufuklara)
Gama Işını Patlamaları konusunda Gökbilim Dergisi'nde yayınlanan makaleme erişmek için tıklayınız.
yorum
9 Ocak 2009 Cuma
Etiketler:Amatör Astronomi, Gözlem, Hafta sonu Gökyüzü Keyfi, Yıldız Kümeleri
Hafta sonu Gökyüzü Keyfi 10-11 Ocak
Gökyüzü hedeflerine geçmeden önce haftasonu hava durumuna bakalım. Meteoblue sitesinden günün saat aralıklarında havanın durumu, yağış olasılığı gibi bilgilere kolayca erişebilirsiniz. Aşağıda İstanbul bilgisini veriyorum, kendi bulunduğunuz yer için siteyi kullanabilirsiniz :
Havanın durumunun yanında bir de atmosferik görüş bilgisini inceleyelim. Şimdilik İngilizce bilgilerin olduğu grafiği ilerleyen yazılarımda Türkçe’leştirmeye çalışacağım.
Yukarıdaki grafiği incelediğimizde astronomik gözlem için bizi etkileyen en önemli iki faktör : “Cloud Cover”(Bulut Yoğunluğu) ve ”Seeing” (Atmosferik Görüş). Bulut yoğunluğundaki renkleri aşağıdaki renk lejantı ile karşılaştırarak yorumlayabiliriz :
Örneğin İstanbul’da Cumartesi ve Pazar gecesi bizi %20 ile %10 arası bir bulut yoğunluğu bekliyor olacak.
Atmosferik Görüş ise o gece atmosferin gözleyeceğimiz yıldızın görüntüsünü ne kadar sarsıntıya uğrattığının bir ölçüsüdür. Bu ölçü de teleskopla erişilebilecek açısal çözünürlükle verilir.
Yukarıdaki renk lejantını incelediğimizde İstanbul’da görüşün hafta sonu oldukça kötü olduğunu, açısal çözünürlüğümüzün 2 açı saniyesi kadar olduğunu görebiliriz. Bu da teleskopla baktığımız görüntülerin dalgalanmasının çok olacağının bir göstergesi.
Diğer parametreleri de bu bağlantıdaki siteden (7 Timer) kendi konumunuza göre bir rapor çıkarıp, açılan sayfada aşağıda gösterilen lejantlarla yorumlamayabilirsiniz.
Bu hafta sonu hava durumundan öte gözlemlerinizi etkileyecek en önemli şey Dolunay. Çok yüksek parlaklığıyla bütün gece gökyüzünde olacak Ay eğer gözlem şansı bulursanız size sıkıntılı zamanlar yaşatabilir. O yüzden bu hafta hedefleri olabildiğince Ay’dan uzak veya ters konumda seçmeye çalıştım.
Gökyüzünde bizi bekleyenlere gelirsek... Bu hafta sonu bizi bir sürpriz bekliyor! 10 Aralık Cumartesi Ay Dünya’ya en yakın konuma gelecek ve gökyüzündeki görüntüsü normalden çok daha büyük olacak. Ay’ın Dünya yörüngesinin elips olması sebebiyle (en yakın ve en uzak nokta arasındaki fark
Yerberi konumunda Ay’ı hiç ufka yakın ya da bir ağacın arkasında gördünüz mü? Böyle bir fırsatınız olursa hala nedeni tam olarak açıklanamayan devasa bir Ay görüntüsü sizi bekliyor olacak. Yakın objelere bağlı olarak göz aldanması olduğu düşünülen bu görüntünün bazı kaynaklara göre ise tamamıyla insan gözünün fizyolojisi ile ilgili olduğu belirtiliyor.
Ay bu haftasonu büyük cüssesi ile harika fotoğraflar çekmek için büyük bir fırsat yaratıyor, kaçırmayın!
Fotoğrafçı Eric Ingmundson’in Ay’ın yerberi konumunda ufka yakın konumda elde ettiği görüntü (Büyük haline erişmek için tıklayınız )
Bu haftaki hedeflerimize geçelim.
1- Ülker Yıldız Kümesi
İlk hedefimiz geçtiğimiz hafta üzerinde konuştuğumuz Boğa takımyıldızındaki Hyades açık kümesine yakın bölgede bulunan Ülker Açık Yıldız Kümesi. Çıplak gözle günümüzde 6 yıldızın küçük bir alanda toplandığını kolayca fark edebileceğiniz yıldız kümesini, tarihte insanlar şehir ışıklarıyla kirlenmemiş tertemiz gökyüzüne baktıklarında masmavi 7 parlak yıldız olarak gördüklerinden “Yedi Kız kardeşler” olarak da isimlendirmişlerdir. Türk tarihinde de Ülker kümesine “Yedi Kandilli Süreyya” denildiğini biliyoruz. Kümedeki 7 parlak yıldız isimlerini mitolojik kahraman Atlas’ın kız çocuklarından alıyor: Alcyone, Maia, Atlas, Electra, Merope, Taygote ve Pleione. Günümüzde çıplak gözle görünmeyen Pleione’nin değişken bir yıldız olduğu ve geçmişte daha parlak olduğu biliniyor
Ülker kümesi sadece bu 7 yıldızdan ibaret değil! Kümede yaşları ortalama 76 milyon yıl olan toplam 3000’in üzerinde yıldız bulunuyor. Daha çok genç olan bu küme etrafındaki teleskopla bakıldığında veya fotoğraflarda rahatlıkla görülebilen toz bulutlarından oluşan yansıma bulutsusunun, küme ile ilişkili olmadığı biliniyor.
Ülker’i birkaç yıldız üzerinden atlayarak kolayca bulabilirsiniz. Bu günlerde, akşamın ilerleyen saatlerinde tepe noktasına çok yakın olan Ülker’i Boğa takım yıldızındaki parlak Aldebaran yıldızını bulup hemen yukarısına bakarak fark edebilirsiniz. Dürbün ve ya teleskopla baktığınızda çıplak gözle görününden çok daha güzel bir görüntü sizi bekliyor olacak! Keyfini çıkarın!
2. μ Cephei
İkinci hedefimiz küçük bir dürbünle rahatlıkla bulunabilecek bir yıldız : μ (okunuşu : mü) Cephei. Kral takım yıldızındaki (Cepheus) bu yıldızın bir özelliği var : Değişken bir dev yıldız. Ünlü astronom William Herschel tarafından kızıl rengi nedeniyle Garnet (lal rengi) yıldızı olarak isimlendirilmiş μ Cephei, Samanyolu galaksimizde bilinen en büyük yıldızlar sıralamasında üst sıralarda yer alan kırmızı bir süper dev yıldız. Yıldızın yarı çapı Güneş’in yaklaşık 1420 katı ve μ Cephei’yi Güneş’in yerine koyduğumuzda büyüklüğü Jupiter ve Saturn’un yörüngülerini aşıyor. İçine 3 trilyon tane Dünya sığdırabileceğimiz yıldızın bir diğer özelliği ise parlaklığının 730 gün periyotla 3.4 kadir ile 5.1 arasında değişiyor olması.
Ortada üstte görünen parlak yıldız, μ Cephei (Kaynak : NASA)
Dürbünle ya da teleskobunuzla kuzeye yönelip kutup yıldızının sol üstünde Kral takım yıldızını (Cepheus) rahatlıkla bulabilirsiniz. Aşağıdaki haritadan yararlanarak μ Cephei’ye yönlendiğinizde parlak kırmızı bir dev yıldıza bakıyor olacaksınız!
3- Gama Aries
Son hedefimizi teleskoplar için seçiyorum, fakat bu hafta sonu Dolunay parlaklığıyla bizleri fazlasıyla zorlayacak gibi görünüyor. Bu neden sönük bulutsu ya da galaksilerden ziyade geçen haftaki gibi bir çift yıldızı tercih ediyorum: Koç Takım Yıldızındaki Gama Aries. Küçük bir teleskopla rahatlıkla seçebileceğiniz bu ikiliyi aralarında 7,8 açı saniyesi mesafe olan mavi ve beyaz iki yıldız oluşturuyor. Yıldızı Ülker Yıldız Kümesi’nin yakınında aşağıdaki bulucu görüntüyü kullanarak rahatlıkla bulabilirsiniz.
Gözlemlerinizde Türkiye Ulusal Gözlemevi'nin hazırladığı "Gökyüzü Olayları Yıllığı 2009"daki Ocak Ayı gökyüzü haritasından da yararlanabilirsiniz.
Havanın açık olması durumunda bizleri Ay sebebiyle oldukça parlak haftasonu geceleri bekliyor! Elinizde gözlem aletiniz olmasa dahi Ay’ın devasa görüntüsünün keyfini çıkarmayı unutmayın!
Önümüzdeki hafta görüşmek üzere
Yıldızların ışığının her zaman yolunuzu aydınlatması dileğiyle..
Kaynaklar :
Stellarium
AAVSO
Philips Astronomy Encyclopedia
yorum
8 Ocak 2009 Perşembe
Etiketler:Evren Modelleri, fizik, kozmik ışınım, kozmoloji, sicim kuramı
Büyük Patlama!..Fakat Patlayan Neydi?
Evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce büyük bir "patlama" ile oluştuğu, günümüzde kozmoloji çevrelerinde en çok kabul gören teori olma özelliğini taşıyor. Çok yüksek yoğunlukta ve çok sıcak tekillik (singularity) adı verilen noktadan bütün evrenin oluşması doğal olarak akla bir çok sorular da getiriyor. Bu sorulardan en can alıcısı: "Sürekli Büyük Patlama'dan (Big Bang) bahsediliyor fakat patlayan gerçekten neydi"?
Perimeter Teorik Fizik Enstitusu'ne geçtiğimiz yıl katılan yaptığı çalışmalarla kendini kozmoloji alanında kanıtlamış Neil Turok'un "What Banged"(Patlayan neydi?) seminerini (PIRSA : 08030033 ) izlediğimde kafamda bir süredir cevaplayamadığım sorulara çeşitli matematiksel çözüm önerileri sunduğunu gördüm. Bu matematiksel çözümleri önümüzdeki yıllarda gönderilecek uzay labaratuarlarında test etme imkanlarının olduğunu belirttiğinde ise bizleri heyecan verici günlerin beklediğine bir kez daha şahit oluyorum.
Açık konuşmak gerekirse, evrenin Büyük Patlama ile oluştuğunu iddia eden teori aslında evrenin nasıl oluştuğunu değil, oluştuktan sonra nasıl evrimleştiğini açıklıyor. Oluşumun kendisiyle çok fazla ilgilenmiyor. Evrenin ilk zamanında tekillik (singularity) olarak adlandırılan yüksek enerjili noktanın ters bir bozunma etkisiyle (false vacuum decay) oluşturduğu kuantum dalgalanmaları (quantum fluctuations), oluşumdan saniyenin tirilyonda biri kadar süre sonra başlayan devasa bir şişme (infation) ile evrenin tümüne yayılmış ve zamanla bu dalgalanmalardan oluşan madde kütle çekim etkisiyle bir araya gelerek günümüzde gözlediğimiz yapıları, yıldızları, galaksileri ve galaksi kümelerini oluşturmuştu.
Evrenin daha ilk saniyelerinde başta belirttiğim kuantum dalgalanmalarından temel parçacıklar olan quarklar oluşmaya başlamış ve quarklar da proton ve nötronları oluşturmuştu. Bu oluşum sırasında hem protonlar hem de bunların karşı madde çifti olan anti protonlar oluşmuştu ve ilk saniyelerde oluşan bu proton-anti proton ve elektron-anti elektron çiftlerinin karşlıklı yok olması sonucu (şanslıyız ki proton ve elektronlar bu savaşı kazanmıştır) evren ışıma ile doldu. Evrenin o yoğun döneminde bu ışınlar hareket ederken her cm'de bir elektrona çarpıyorlardı ve yol alamıyorlardı. Bu yüzden ilk 380 000 yıl boyunca evren ışığın dışarıya çıkamadığı opak bir görünümdeydi. Ancak evren yavaşlayarak da olsa genişlemeye devam ediyordu, bu da evrenin gittikçe soğumasına neden oluyordu. Patlamadan 380 000 yıl sonra erişilen sıcaklık elektronların atom çekirdeklerine tutunabilmelerine artık müsaitti ve ışınların önündeki perde böylece kalkmış oldu. Bunun sonucunda evrenin geçmişine dair bir çok bilgi edinebildiğimiz Kozmik Mikrodalga Fon Işınımı (CMB) evrenin her yönüne yayılmaya başladı. Bu ışınım şu anda bile gökyüzünde her noktadan ve sürekli olarak üzerimize yağıyor.
90'lı yılların sonunda NASA tarafından gönderilen WMAP (Wilkinson Microwave Anisotropy Probe )uydusu evrenin ilk zamanlarından gelen bu ışınların haritasını çıkardı ve 70'lerden beri teorisi geliştirilen Büyük Patlama'ya dair bir çok ipucu elde edildi. İşin en güzel tarafı teorilerde önerilen çoğu şey, verilerle oluşturulan grafiklere tek tek oturuyordu. Bu çok büyük bir başarıydı.
Teorilerin verilerle bu denli uyuştuğu bir modelde ne gibi sorun olabilirdi ki? Problem aslında evrenin başlangıcındaki şişmedeydi (inflation). Neil Turok konuşmasında bu problemleri sıralıyor:
- Evrenin başlangıcı - tekil bir noktadan geliyor olması tatmin edici değil
- İlk baştaki şişme, enerjisini nerden alıyordu
- Neden evren başladığı gibi şişmeye (inflation) başladı
- Evrenin başlangıcındaki karanlık enerji günümüzdekinden neden 10^100(on üzeri yüz) mertebesinde daha büyüktü
Turok bu problemleri aşmak için uzun süredir Stephen Hawking ve bir çok kozmoloji uzmanıyla çalışmalar yürütüyor ve "Cyclic Model" (Çevrimsel Model) adında bir evren modeli ortaya atıyor. Bu evren modelinde fizikte Süper Sicim Kuramı olarak bilinen kuramın bir parçası olan M Teorisi'nden yararlanıyor. Bu kurama göre bizim parçacık olarak belirttiğimiz proton, elektron, kuark ve ya foton'ların herbirinin noktasal parçacıklar değil birer titreşen sicim olduğu belirtiliyor. Bu teoride iki boyutlu titreşen sicimler olduğu gibi 3 ve daha fazla boyutlu "brane" adı verilen yüzey yapılar da bulunuyor.
Turok teorisinde, 3 boyutlu brane yapıdaki iki evrenin aralarında bir atom büyüklüğünün on üzeri 15'i kadar boşluk (bulk) bulunarak başından beri var olduğunu ve bu evrenlerin birbirlerine yaklaştıklarında çarpışmadan, etkileşerek geri döndüklerini belirtiyor. Evren bir şekilde (quantum doğası gereği) çarpıştıklarında oluşacak olan tekillik noktasından haberdar ve çarpışmadan esnek bir şekilde geri dönüyor.
İki brane evrenin birbirine yaklaşması ve etkileştikten sonra uzaklaşması (Kaynak : Sky&Telescope)
Bu teori matematiksel olarak çok güzel görünüyor, ya gözlemsel kanıtlar ? Evrenin başlangıcındaki bu olay sonucu çok büyük kütle çekim dalgaları yayıldığını ve bu dalgaların mirodalga arka fon ışınımı (CMB) üzerinde belirli bir imza bıraktığını belirtiyor Turok. Bunların da önümüzdeki yıllarda gönderilecek LISA ve Planck deneyleri ile gözlenebileceğini iddia ediyor. Kendi teorisinin karşıtı olan "Büyük Patlama"nın ve şişme kuramının savunucusu olan Stephen Hawking ile Planck uydusunun şişmenin kanıtını bulup bulamayacağına dair iddiaya girmişler bile. Bakalım Hawking karadelik konusunda olduğu gibi tekrar kaybedecek mi?
PI'daki "What Banged" videosunu erişmek için tıklayınız.
Konu ilginizi çekti mi? Aşağıdaki kaynaklardan devam edebilirsiniz :
TIMESONLINE - Exploding the Big Bang
WIRED - Big Bang wasn't the beginning
EDGE - Cyclic Universe
NOVA - The Elegant Universe
Evrenin Zerafeti - Brian Greene (Tübitak Yayınları)
İlk Üç Dakika - Steven Weinberg (Tübitak Yayınları)
UzayveAstronomi - Aylık Gökyüzü Videosu
"Bu ay Gökyüzü" köşemizde aylık gökyüzü olaylarının özeti ile birlikte bulabileceğiniz videoya erişmek için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsiniz:
UzayveAstronomi.com - Bu ay Gökyüzü Ocak '09
Galileo Uyduları 1- Io
1609 yılında Hollanda'da bir optikçinin tasarımından esinlenerek kendi teleskobunu yapan Gallileo, ilk gözlemlerine Ay ile başladı. Ay'ın yüzeyindeki kraterlerin ve tepelerin resimlerini çizen Galileo teleskobunu her geçen gün daha verimli kullanabileceği bir alet haline getiriyordu. (Aynı dönemlerde Londra'dan gözlemler yapan Thomas Harriot da 6 kez büyüten teleskobu ile gözlemler yaparak Ay'ın yüzeyinin resmini çekmiştir fakat bunları yayınlamamıştı)
Bir çok optik kusurunu düzelttiği teleskobunu Jupiter'e 7 Ocak 1610'da Jupiter'e çeviren Galileo ilk önce şaşkınlığa uğradı. Jupiter'in yanında onunla paralel hizalanmış 3 tane daha parlak cisim vardı. İlk başta bunları arka plandaki yıldızlar olduğunu düşündü. Jupiter o dönemde Dünya'ya göre karşı konumdaydı, yani Dünya ve Jupiter gezegeni Güneş'in aynı tarafında bulunuyorlardı ve bu nedenle Jupiter Ay'dan sonra gökyüzündeki en parlak cisimlerdendi. İlk gözleminin ardından bir sonraki gün Jupiter'e tekrar baktığında gezegenin ters yönde hareket etmesi gerektiğini düşünen Galileo, Jupiter'in doğudan batıya hareket etmesini ve üç parlak yıldızı geride bırakmasını bekliyordu. Fakat Jupiter'e baktığında üç parlak cismin de gezegenin batısında kaldığını gördü. Yani Jupiter batıya doğru değil, doğuya doğru hareket ediyor gibi görünüyordu. İlerleyen haftalarda Galileo üç şey daha keşfetti:
- Küçük yıldızlar Jupiter'i sürekli takip ediyorlardı
- Bu takip sırasında konumları birbirine ve Jupiter'e göre değişiyordu
- Üç küçük yıldıza 15 Ocak gecesi bir tane daha eklenmişti (Callisto)
Bu yazı dizisinde bu 4 uydu hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Öncelikle Io'dan başlayalım.
IO
Jupiter'in vahşi doğaya sahip uydusu Io, ismini antik Yunan tanrılarından Zeus(Jupiter)'un aşık olduğu ve eşi kıskanç Hera'dan saklamak için bir buzağıya dönüştürdüğü bakireden alıyor. Io, Güneş sisteminin en volkanik gökcismi olma özelliğine sahip. 70'li yıllarda Güneş sisteminin derinlerini incelemek için gönderilen Voyager sondaları, uydunun ilk görüntülerini aldıklarıda karşılaştıkları manzara herkesi çok heyecanlandırmıştı. Uydunun yüzeyi diğer uydularda görüldüğü gibi kraterle değil aktif volkan ve lavlarla kaplıydı. Patlamalarla yukarı çıkan bu lavlar yörüngeden kaçma hızının yarısına kadar ulaşabiliyor ve yüzeyin 300km üstüne kadar fışkırabiliyor.
Io her ne kadar yörüngesi boyunca sürekli aynı yüzünü dev gezegen Jupiter'e dönük olsa da diğer uydular Ganymede ve Europa'nın etkisiyle düzensiz bir eliptik yörüngeye sahip. Yörüngesindeki bu düzensizlikler nedeniyle Jupiter ile arasındaki mesafenin sürekli değişmesi uydu yüzeyinde çok büyük gelgit etkilerinin hissedilmesine yol açıyor. Dünya'da Ay'ın etkisiyle okyanuslarda gözlenen en büyük yükselme 18m civarındayken, Io'nun katı yüzeyinde oluşan en büyük gelgitler 100 metreye ulaşabiliyor! Yani uydunun katı yüzeyi 100 metre inip yükselebiliyor!
İşte bu gelgitlerin oluşturduğu sıkışmalar büyük bir ısınmaya neden oluyor ve Io'nun yüzeyinin altının büyük bir basınçla sıvı kalmasına neden oluyor. Bu sıvı açık bir yol bulduğunda büyük fışkırmalarla yüzeye ulaşıyor ve yüzeyin 2000 Kelvin (2273 Santigrad derece) dereceye kadar ısınmasına yol açıyor. Io'nun yüzeyi sürekli kendini yeniliyor, lavlar kraterleri dolduruyor ve sıvı kayalar yüzeye yayılıyor. Uydu yüzeyini oluşturan materyal konusunda kesin bilgi bulunmamakla birlikte değişen renk kompoziyonlarına bağlı olarak erimiş sülfür ya da silikat kaya olduğu sanılıyor. Sülfürdioksit'ten oluşan atmosferinde suya herhangi bir şekilde rastlanmıyor ve uydunun etrafında güçlü bir manyetik alan oluşturan demirden katı bir çekirdeği olduğu düşünülüyor.
Io'yu Jupiter'den 220 000km uzakta tutan yörüngesi zaman zaman Jupiter'in devasa manyetik alan çizgilerini keserek uydunun bir elektrik jenaratoru gibi davranmasına neden oluyor. Bu durum uydu etrafında 400 000 volt gerilim oluşturabiliyorken 3 milyon amper akım üretebiliyor. Bu akım en düşük dirençli yolu seçerek Jupiter'in manyetik alan çizgilerinden gezegenin atmosferinin üst katmanlarına girip büyük şimşekler oluşturuyor.
Jupiter dönüşü sırasında devasa manyetik alanı Io'nun üzerinden geçip uydunun yüzeyinden saniyede 1 tona yakın maddeyi koparır. Bu kopan madde manyetik alanda iyonize olarak (elektronlarını kaybederek) halka şeklinde yüksek enerjili bir "plazma torus" adı verilen bulut oluşturur. Bu buluttan kopan parçacıklar manyetik alan çizgilerini takip ederek Jupiter'in kutuplarında görülen Auroralara (Kuzey Işıkları) sebep oluyor. Ayrıca bu halka yapıdan kaçan iyonlar Jupiter'in manyetosferinin beklenenden iki kat daha büyük olmasına da neden oluyor.
Bundan sonraki hedefimiz : Ganymede
Kaynaklar:
The Galileo Project
NASA : Solar System Exploration Project