23 Nisan 2009 Perşembe

Dünya Günü : Farkında Ol ve Harekete Geç!


Herbiri yüz milyarlarca yıldız barındıran yüz milyarlarca galaksiden birinde orta büyüklükte bir yıldızın etrafında dönüp duran bir gezegen, Dünya.. Üzerinde belki de evrenin en muhteşem oluşumu, hayat... Peki bunun değerini biliyor muyuz?

Aklımız yüzlerce ışık yılı havada belki ama ayaklarımız sımsıkı bu toprağa basıyor, basması da gerekiyor. Geç kalınmış bir çağrı belki de; belki de çağrıdan çok bir yakarış haline gelmiş... 22 Nisan tüm dünyada "Dünya Günü"(Earth Day) olarak kutlanıyor. İnsanların çevreye düşüncesizce, bencilce verdikleri zarara dikkat çekmek ve her insanın sağlıklı, temiz ve sürdürülebilir bir çevrede yaşamasını sağlamak ortak amaç...

İlk okuldaki "Belirli Günler ve Haftalar"ı kutlamaktan farklı kutlayalım istiyorum artık bu günleri; somut adımların atıldığını görmek, düşünebilen parlak beyinlerle beraber hareket ederek yaşanabilir bir yer haline getirmek istiyorum Dünya'yı. Her geçen gün umutsuzluğumun artmasını istemiyorum; doğanın çığlığına kulak vermek istiyorum. Hepimiz kulak vermeliyiz. Hepimiz bu gemideyiz, ama acı olan gemi çoktan su almaya başladı...

Gezegenimizin eşsiz güzelliği ve önemini Carl Sagan'dan iyi anlatan biri tanımıyorum açıkçası. Onun meşhur "Mavi Soluk Nokta"sı herşeyi anlatmaya yetiyor :

Soluk Mavi Nokta'dan yapılan aşağıdaki alıntı, Sagan'ın önerisiyle, Voyager 1 tarafından 14 Şubat 1990'da çekilen yukarıdaki görüntüden esinlenerek yazılmıştır. Uzay aracı komşu gezegen alanlarını aşıp güneş sistemimizin kenarlarına ulaştığında, mühendisler kendi evi olan gezegene son bir bakış atabilmesi için aracı kendi etrafında çevirdiler. Voyager 1 Dünyamızın bu portresini çektiğinde, evinden yaklaşık 6,4 milyar kilometre uzakta ve tutulum düzleminin yaklaşık 32 derece üzerindeydi. Resmi Güneş'e çok yakın çekmenin bir sonucu olarak, saçılmış güneş ışınlarının ortasında yer alan Dünya, yalnızca küçük bir ışık noktası olarak görülüyor.

Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. Eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. O noktaya tekrar bakın. İşte o nokta burasıdır. Evimizdir. O nokta biziz. Sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın üzerinde geçirdiler. Türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde.


Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. Bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün... Şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. Bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün... Anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar yoğun!


Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. Gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. İçinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur.


Dünya... Şu ana kadar, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. En azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. Evet, ziyaret ediyoruz. Ama henüz yerleşemiyoruz. Beğenseniz de beğenmeseniz de şu an için Dünya yaşadığımız yer.


Gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. Bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük Dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. Bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor.

Carl Sagan


Kaynak : Bulutsu.org

2 yorum:

salihberk dedi ki...

Fotoğrafı ve yazıyı bizimle paylaştığın için gerçekten çok teşekkürler. Ben de şu an 'Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığını' okuyorum. Okudukça sadece bilmenin değil,bilgiyi paylaşmanın da ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Carl Sagan bizim için müthiş bir örnekti ve hala da öyle.
Tekrar sağol.

Arif dedi ki...

Merhabalar,

Yorumunuz için teşekkürler!

Carl Sagan gerçekten bilimin insanlara aktarılması konusunda büyük şeyler başarmış örnek bir insan. Onun gibilere öyle çok ihtiyacımız var ki bu dönemlerde...

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki