14 Kasım 2013 Perşembe

Bir Bilim Adamının Romanı

Uzun zamandır kitaplığımın bir köşesinde duran ve ne zaman gözüme çarpsa “hala bu kitabı okuyamadım” diye iç çektiğim Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı”nı nihayet okudum ve elimden bıraktığım gibi bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Bir bilim insanının zorlu yaşantısı, bilim aşkı ve Türkiye’de bilim yapmanın güçlüklerini böylesine etkili bir dille anlatan başka bir eserle karşılaşmadım.. Bizde biyografi deyince siyasetçilerin, “girişimcilerin”, toplumun “önde gelenlerinin” biyografileri baş sıralardadır ama bir bilim insanın biyografisine birkaç istisna dışında rastlamak imkansız.. Bir nesli bilime, akla özendirmek istiyorsak, okuyanlar için “rol modeli” oluşturabilecek böyle çalışmalar hayati bir önem taşıyor.. Ama çıkıp soralım acaba kaç bilim insanı ya da adayı bu biyografinin konusu olan Mustafa İnan’dan haberdar..

 

dds

 Kendi öğrencisi, Oğuz Atay tarafından kaleme alınan Mustafa İnan’ın(solda) otobiyografik romanı “Bir Bilim Adamının romanı”(sağda)

 

İTÜ’de mühendislik okurken hergün girip çıktığım kütüphaneye ismi verilmişti Mustafa İnan’ın. Kendisi İTÜ’de İnşaat Fakültesi’nde 1940-1950’li yıllarda hoca olarak görev yapmış Türkiye’nin yetiştirdiği en önde gelen bilim insanlarından biri. İsmini birkaç sohbette duyardık ama kendisine dair birşey bilmezdik.. Boğaziçi’ne geldiğimde de ilk yıllarda aldığım bir Türk Dili dersinde Oğuz Atay üzerine konuşurken hocamızın “Bir Bilim Adamının Romanı” kitabını, “ısmarlama roman” deyip küçümsediğini hatırlıyorum.. Halbuki kitap Oğuz Atay’ın ince zekası ve dil işçiliğini birçok yerinde hissedebildiğiniz, bunun ötesinde Türkiye’de bilim adına çalışıp, varını yoğunu ortaya koyarak bir “ekol yaratmak” için uğraşmış istisna bir kişi üzerine yazılmış belki de tek otobiyografik roman olmasıyla en özgün eserlerden biri.. Yılların bilinçsizliği ve önyargılarını kırıp kitabı okumam bugüne kadar gecikti ama bundan sonra her fırsatta bilim konusunda ilgisi, merakı olan, bilim insanı olma yolunda tanıdığım herkese hediye etmeyi planlıyorum.. Eğer okumadıysanız, bence siz de okuyup aynısını yapın.. Keşke fırsatım olsa da bu kitabı bütün Fen Lisesi öğrencilerine, bütün bilim öğrencilerine dağıtma fırsatım olsa diyorum..

 

Kitabın son kısımlarından bir alıntıyı paylaşayım sizle; Mustafa İnan’ın bilim anlayışını en sade ve etkileyici haliyle yansıtan..

 

Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın olur mu çocuklar? Oppenheimer(ünlü bir fizikçi) gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkaları yapsın, büyük barajlarda başkaları çalışsın. Bazılarına, çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirasıyla yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bıakınız parayla da onlar uğraşsın. sizin “kuvvetli” olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi “Kuvvet nedir?” diye merak ediyorsanız buyrun, sizleri Mekanik kürsüsüne beklerim. Çünkü bazılarına göre “Kuvvet” para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbirine karıştırmayın, kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar?

 

Bir Bilim Adamının Romanı, İletişim’den yayınlanıyor ve hemen her kitapçıda kolaylıkla bulabilirsiniz.

0 yorum:

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki