Boğaziçi Üniversitesi’nin ev sahipliğinde uzun zamandır büyük Türk fizikçi Asım Barut anısına geleneksel olarak sürdürülen seminer serisinin bu yılki konuğu kozmoloji çevrelerinde epey tanınan Amerika Tufts Üniversitesi’nden Alexander Vilenkin. İlk kez katıldığım Barut semineri olduğundan serideki tüm seminerlerin genel katılımcı seviyesine hitap ettiğini tahmin ediyorum, dolayısıyla salonun yarısından çoğu ağır top fizikçilerle dolu olsa da seminerin içeriği bir Scientific American yazısından çok da ileri değildi..
Alexander Vilenkin – Tufts Institute of Cosmology
Geçtiğimiz aylarda büyük olay yaratan, kozmik mikro dalga fon ışınımındaki(CMB) polarizasyon ölçüm sonuçları etkisini alttan alta hissettirmeye başlıyor. Hatırlanırsa, BiCEP2 ekibinin bulguları kozmolojide ‘Şişme Teorisi’(Inflation) olarak bilinen ve evrenin ilk anlarına dair süper-hızlı genişlemeyi ortaya atan teoriyi destekler nitelikteydi. Teorinin mimarları, MIT’den Alan Guth ve Standford’dan Andrei Linde, CMB’de gözlenen homojenliği açıklamak üzere böyle bir açıklama ortaya atmışlardı ve nihayetinde bu anlara dair ön gördükleri kütleçekim dalgalarının CMB üzerinde bıraktığı etki gözlenmişti. Şişme Teorisi, genel olarak tüm bilimsel teoriler gibi, sadece CMB’yi açıklamakla yetinmiyor daha birçok başka tahmin ve öngörüde bulunuyor.. İşte problem de burada başlıyor..
Söz konusu ‘problem’, Büyük Patlama’nın patladığı ana ve daha öncesine dair birşeyler söyleme durumu aslında... Vilenkin konuşmasında ‘Şişme’ durumunun ilk başlangıç koşulunu, yani ‘evreni oluşturan’ şeyin fiziksel boşluk yani ‘false-vacuum’ olduğunu ve bunun bozunarak hızla genişlemeye yol açtığını açıkladı. Buraya kadar olanlar klasik kozmolojide ‘şişme alanını’ tanımlamak için gereken alan kuramların hemen hepsinde ortak. Fakat devrimsel olan bu şişmenin lokal olarak bizim bulunduğumuz evreni oluşturduğu, ilk baştaki vakumun başka bölgelerinde bizden tamamen bağlantısız, tıpkı ‘sabun köpüğü’ gibi kendi kendine ‘şişen’ başka evrenlerin oluşturduğu.. Yani şişme ne bizim evrenimize özgün ne de sadece birkez olan birşey.. ‘Çoklu Evrenler’(Multiverse) denen ve birçok astrofizikçi ve gözlemsel kozmoloji uzmanı tarafından şüpheyle yaklaşılan kuramların da kaynağı burası..
Seminerin seviyesi, denklemler ve fiziksel açıklamaları kaldırmadığından bu konudaki tartışma ve özellikle soru cevap kısmı eski yunan akademisi diyalog usulü devam etti diyebiliriz. Belki de Vilenkin’in sunumunun sonunda St. Agustine’den yaptığı alıntıyla gözü dönen fizikçilerin ‘saldırılarını’ dingin bir şekilde savurmasına rağmen, senelerdir duyup okuduğum şu çoklu evrenler ve köpük modeller konusunda kafamdaki soruları aydınlattığını söyleyemeyeceğim..
Konuyla ilgili geçmişte birşeyler karalamıştım, merak edenler için:
0 yorum:
Yorum Gönder