0
yorum

23 Haziran 2014 Pazartesi

TUG Lisans Programı Başlarken

Otobüsten indiğim Antalya’da gün içerisinde sıcaklık kırk dereceyi gösterirken, şehirden çok uzaklaşmamış olsak da bulunduğum yerde dışardaki serinlik ve hafif rüzgar nedeniyle ürpermeden edemiyorum.. Şu anda 2400 m yükseklikte Tübitak Ulusal Gözlemevi(TUG)’ndeyim.. Bir hafta boyunca sürecek olan TUG Lisans Öğrencileri Yaz Programına katılmak için üç astronomi-fizik öğrencileri olarak burada ağırlanıyoruz; bu yazıyla da ilk izlenim ve fotoğraflarımı paylaşıp, bunun arkasından gelecek yazılar için bir giriş yapayım istedim…

 

tug_loyp_banner

 

Sabah erkenden Akdeniz Ünv. yerleşkesindeki TUG Yönetim Binasında bir ekip tarafından çok sıcak bir şekilde karşılanıp yol hazırlıklarını yapmaya başladık.. Bir grup teknisyen, astronomlar ve öğrenciler olarak yanımızda teleskopların CCD kameralarını soğutmak için gereken bir tank azot ve kişisel eşyalarımızla minübüse yerleşip yaklaşık bir saatlik sürekli tırmanış şeklindeki yola koyulduk..

 

1 TUG  Misafirhane ve Yönetim Binası

 

3

 

TUG’a öğlen zamanı vardığımızda bizleri burada görevli hocalar ve görevililer karşılayıp, kalacağımız yerleri gösterdiler; bunun ardından da küçük bir keşif gezisine çıkma fırsatım oldu.. Bu benim TUG’a ilk gelişim değil; geçmişte iki gözlem şenliğinde(I ve II) buraya gelmiş ve teleferikle buradaki tesisi ve teleskopları ziyaret etmiştim.. Bu seferki biraz daha ‘profesyonel’ ve ‘uzun soluklu’ bir ziyaret olacak elbette.. Program boyunca belirlenmiş bir çizelge ya da dersler yok; gündüz hocalar eşliğinde teleskopları gezip tanıyıp ardından geceleri de astronomlar eşliğinde gözlemlere katılıyor olacağız.. Oldukça rahat ve konuksever bir atmosfer var.. Bunu da değerlendirip aklımdaki bir çok gözlemsel soruya cevap arıyor olacağım bu beş gün.. Kendi çalışmalarıma katkısı anlamında ise, gama ışını tayfında aktif galaksi çekirdekleri üzerine yaptığımız çalışmanın bir de optik dalgaboyu tarafı var; ki bu konuda epey eksik olduğumu düşünüyorum.. Bu fırsatla, bir ‘lisans öğrencisi’ olarak kafama takılan en basit soruları dahi sorarak buradaki hocaları epey meşgul etmeyi planlıyorum.

 

4 Soldan sağa ROTSE, T60 ve RTT 150 teleskopları

 

5 RTT 150 teleskobu

 

İlerleyen günlerde birkaç tane daha yazı ile bu yazı dizisini güncellemeyi panlıyorum.. Şimdilik bu girişi sonlandırıp, akşamki gözlemi beklemeye koyulacağım..

 

panoroma RTT 150 ve etrafındaki Toroslar manzarası

5
yorum

15 Haziran 2014 Pazar

Bilim Anlatıları Üzerine: Dört Kitap

Yazın gelmesiyle hangi dergiye ya da gazetelerin kitap eklerine baksam ‘Yaz İçin Okuma Önerileri’ başlıklı bir yazı ile karşılaşıyorum.. Son zamanlarda elime geçen iki kitaptan da yola çıkarak geçmişte beni samimi dili ve kurgusuyla etkilemiş birkaç bilim kitabından bahsetmek istedim bu yazıda.. Bu da benim ‘Yaz İçin Okuma Önerilerim’ olsun..

 

Bilim kitapları genelde bir konu üzerine detaylı bir ‘araştırma’ niteliğinde, genelde ulaşılabilir bir dille fakat çoğu zaman ‘bilgilendirici’ bir tonda karşımıza çıkıyor.. Böyle kitaplar o konuda bilgilenmek ve nispeten ‘ansiklopedik bilgi’ edinmek adına oldukça işe yarayorlar fakat bilim ve bilimsel araştırmanın ‘insani’ yönüne çoğu zaman teğet geçiyorlar.. İnsani yönünden kastım, katı objektif bir üslubun ötesinde, yazarın ya da bilimsel çalışmayı yapanın görüşlerini, yorumları ve eleştirilerini kendi bakış açısından çoğu zaman yılların getirdiği deneyimle samimi bir şekilde paylaştığı bir tarzdan bahsediyorum.. Günümüz modern bilim yazını, bilimsellik ve objektiflik adına her ne kadar bundan uzaklaşıyor olsa da Tübitak Yayınlarının en güzel kitaplarından biri olan Galileo’nun Buyruğu’ndaki ruhla, bilimin heyecanını, merak etmenin ve öğrenmenin keyfini bir ‘anlatı’ şeklinde kurgulayan değerli yazarlar ve kitapları, yazının konusu..

 

Bu kitaplarından ortak özelliğini Salinger’in iyi kitapları ayrmanın yönemi olarak söylediği “Beni bir kitapta en çok şu etkiler: kitabı bitirdiğinde kitabın yazarının senin en iyi arkadaşın olduğunu düşünüp onu istediğin zaman arayabileceğini bilmeyi istersin.. Fakat bu çok sık olmaz..” (Çavdar Tarlasında Çocuklar') cümlesinden esinlenmek gerekirse; bu kitapların yazarının her birini yakından tanıyıp, karşısına geçip sabahlara kadar dinlemeyi, bilgilerinden, deneyimlerinden, hikayelerinden yararlanmayı öylesine isterdim ki.. Bunu en değerli mirasları, kitapları üzerinden nispeten yapabilmek bile mutluluk verici..

 

5Bu kitaplardan birincisi, astronomi tutkusunu en güzel şekilde dile getirdiğini düşündüğüm, amatör astronom Charles L. Celia’nın ‘Yıldızların Altında Bir Yıl’ kitabı.. ‘Bir Amatör Astronomun yıldızlarla dolu gökyüzünde dört mevsimlik yolculuğu’ alt başlığı taşıyan kitapta, yazarın yetişkinlik döneminde, çocukluk merakı astronomiye geri dönme macerası konu ediliyor. Ocak ayında tekrar gökyüzüne merak sarmasıyla hemen ardından kendisi için amatör bir gözlemevi kurma planları yapmaya başlıyor ve bütün süreci, aralarda ay ay gökyüzünü, takımyıldızları ve bir çok gökcismini harika bir dille anlatarak ilerliyor yazar. Kitabın belki de tüm diğer örneklerinden farkı, astronomiyi anlatırken “özne”yi dışarı atmaması, bütün süreci kendi hayalleri, tutkuları, hayal kırıklıkları ve sevinçleriyle anlatıyor olması. Kitap bir amatör astronomun iç ve dış dünyasını muhteşem bir şekilde gözler önüne seriyor.

 

1İkincisi, benim için ‘bilimsel anlatı’ türünün geldiği en üst noktalardan birini temsil eden, okuduğum her sayfadan müthiş keyif aldığım matematik üzerine yazılmış bir kitap: 50 Soruda Matematik.. Eskişehir Üniversitesi’nden Şahin Koçak hocanın yazdığı ve matematiğin ‘ne olduğu’ üzerine tarihten, edebiyata, bilimden, kültür tarihine çok zengin bir arka plan ile sunduğu bir başyapıt.. Günümüzün ‘hazır bilgi’ anlayışını çağrıştıran başlığına takılmamanızı öneririm, zira Bilim ve Gelecek’in bu serisindeki diğer kitaplardan dahi nasıl ayrıldığını kitabın en başındaki çerçi ve çekirge arasında geçen diyalog ile açığa koyuyor yazar.. Kitapta matematik en baştan inşa ediliyor; yeri geliyor Yunus Emre’den bir alıntı, yeri geliyor bir Bektaşi fıkrası, kimi zaman da Matematik tarihinin devlerinin hayatından anektodlar.. Ama hepsi belli ki Şahin Hoca’nın yıllarca biriktirdiği ‘bilgeliğinin’ kelime klime yansıması.. Kitap ilk yayınlandığında Matematik Dünyası dergisinde, kitabı okuma nezaketi bile gösterilmeden söyleşi yapılmıştı kendisiyle.. Kitabı bitirdiğimde böyle gidip kendisiyle kitabına dair bir röportaj yapamk aklıma gelmişti ama o söyleşiyi görünce hevesim epey kırılmıştı.. Matematik Köyü’nde arada ders verdiğini biliyorum Şahin Hoca’nın; gidip dinlemek gerek..

 

2Bir diğeri, daha çok yeni bir kitap: ‘Uçun Kuşlar Uçun’, Sargun Ali Tont’un.. Zamanında NTV Bilim Dergisi’ndeki birbirinden güzel yazılarla her ay bizi mutlu ederdi Sargun Hoca, ardından bir de güzel bir kitabı yayınlanmıştı NTV Yayınlarından: ‘Solucanlara Piyano Çalan Adam’ diye.. Doğa tarihi ve bilim üzerine, deneme ve anlatı üslubunda biribirinden ilginç ve keyifli yazılardan oluşuyordu bu yazılar..  Yeni kitap da aynen bu geleneği devam ettiriyor; kitabın alt başlığından da anlaşılacağı üzere: ‘Doğa Sevgisi ve Bilim Üzerine’.. Henry David Thoreau’nun “Cennet başımızın üstünde olduğu kadar ayaklarımızın altındadır da…” sözü ile açılan kitabın, bin bir çeşit konuda, yazarın bilge sesi ve bilgi birikimiyle tarih, edebiyat ve müziğin birleşerek her paragrafının bir şiir yoğunluğunda olduğunu iddia edebilirim..

 

3Dördüncü kitap ise fizik üzerine, Fransız bir fizikçi Sebastien Balibar’ın ‘Atom ve Elma’ kitabı.. ODTU Yayıncılık taraafından geçen senelerde yayınlanan bu kitap, profesyonel bir fizikçinin gözünden ‘Çağdaş Fizik Dünyasından On İki Hikaye’yi anlatıyor.. Marie Curie’den aşağıdaki alıntıyla açılıyor kitap:

 

“Ben, bilimin muazzam güzellikte bir şey olduğunu düşünenlerdenim. Bilim insanı, sadece laboratuarında çalışan bir teknisyen değildir; o aynı zamanda karşısına masallar çıkan bir çocuk gibi, doğanın fenomenleriyle karşılaştığında büyülenen biridir.”

 

Olbers Paradoksundan, Newton’un Çekim Yasasına, Kuantum Mekaniğinden Katı-hal ve İstatistiksel Fiziğine birçok ilginç konuyu, kendi deneyimlerinden yola çıkarak bir ‘bilimsel anlatı’ şeklinde kurgulamış yazar.. Sözü geçen araştırma alanlarından bir kısmında kendisi epey yetkin olduğundan, bu konularda söyleyeceği epey şey, anlatacağı birçok ilginç hikaye bulunuyor..

 

4Son olarak artık Tübitak’ın vasat yayıncılık anlaşı nedeniyle ancak sahaflarda bulunabilse de bu liste dışında bırakamayacağım bir kitap, Hikmet Birand’ın ‘Alıç Ağacı ile Sohbetler’ kitabı.. Anadolu’nun engin düzlüklerinden kendi başına ufku izleyen bir alıç ağacı ile doğa tarihi ve bitki biyolojisi üzerine müthiş bir diyalog bu.. Dünya’daki ilk yaşamın oluşmasından bitkilerin evrimi ve gelişmesiyle kendi hikayesini anlatıyor Alıç Ağacı soru-cevap şeklinde..Dilinin  sadeliği ve etkileyiciliği sayesinde kendinizi gerçek bir ağaçla söyleşir gibi hissediyorsunuz bir vakitten sonra; otobüste giderken camdan gördüğünüz uzaktaki alıç ağaçlarına selam verir oluyorsunuz kitabı okuduktan sonra.. Sahaflarda da tükenip, tarihe gömülmeden bu kitaba kitaplığınızda bir yer açın.. [Güncelleme:  Bu yazıyı yayınladıktan kısa bir süre sonra Alıç Ağacı ile Sohbetler Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından tekrar yayınlandı.]

 

Geçen aylarda Celal Şengör hocanın bir yazısında, sağda solda yazdığı genel bilim yazılarının pek bir şe yaramadığını, kimsenin bunlardan pek yararlanmadığını düşündüğünü yazmıştı.. Halbuki ne kadar da yanılıyor diye düşünmüştüm; bu insanların bilim ve doğa üzerine, kültür üzerine yazdıklarıyla beslenip, ayakta kalıyor, gelecek için hayaller kurabiliyoruz aslında.. Kitap gibi okyanusa fırlatılmış bir cam şişeden farkı olmayan bir şey, bunun değerini bilip kendi hayatına, bildiklerine eklemek için can atan beyinlere bir şekilde ulaşıyor aslında.. Birilerinin, bir yerlerde hala bu konular üzerine yazıyor olduğunu bilmek gerçekten güven ve mutluluk verici..

 

Bunların yanında,son zamanlarda elime geçen, fakat oturup birşeyler yazabilecek kadar ilerleyemediğim birkaç bilim kitabını da yazmadan geçemeyeceğim:

 

- Bilgi ile Sohbet / Celal M. Şengör (Türkiye İş Bankası Yay.)

 

- Merak – Bilim Nasıl Herşeyle İlgilenir Oldu? / Philip Ball (Kollektif Yayınlar)

 

- Beyin Nasıl Okur? Okumanın Bilimi ve Evrimi / Stanislas Dehaene (Alfa Bilim)

 

- Napolyon’un Düğmeleri – Dünya Tarihini Değiştiren 17 Molekül /Penny Le Couteur, Jay Burreson (Metis Bilim)

 

- Doğa Araştırmaları – Seneca (Jaguar Yay.)

 

- Başka Dünyalar – Bilim Kurgu ve Hayal Gücü / Margeret Atwood (Kollektif Kitap)

 

- Periyodik Tablo – Hayatta Kalma Öyküleri / Primo Levi (Kırmızıkedi Kitap)

 

- Büyük Bilimsel Deneyler / Rom Harre (Say Yay.)

21
yorum

12 Haziran 2014 Perşembe

Yeni Mezundan Lisans Astrofizik Tavsiyeleri–1.Bölüm

Geçen haftalardaki ‘Yeni Mezundan Lisans Tavsiyeleri’ serisinin üzerine, kendi alanım hakkında benzer formatta bir yazı yazmak istedim. Bir önceki yazılar fizik lisans hayatını, genel fizik temellerinin ötesinde ağırlıklı olarak gözlemsel/deneysel/hesaplamalı tarafta ele alıp, aralarda belirli bir konu üzerine özelleşme kısmını çeşitli araştırma dersleri ve çalışmalarıyla üstü örtük bir şekilde çiziyor. Bu yazıdaki amacım ise, eğer yüksek lisans ya da doktorada astrofizik alanında devam etmeyi planlayorsanız, lisans boyunca aşama aşama her kademede neler yapılması, nelere dikkat edilmesi ve hangi kaynaklara başvurulması gerektiği üzerine gene kendi deneyimlerimden yola çıkarak bir referans kaynak oluşturmak. Bu yazıda belirteceklerimin astrofizik özelinde her alt başlık için de geçerli olmayacağının farkındayım ama en azından ilk üç başlık az çok astrofizik temelleri atmak adına konuya ilgi duyan birisi için yönlendirici, faydalı noktalar içerecektir. Ana başlıkları her ne kadar sınıf sınıf yazmasam da belirteceğim dört aşama üç aşağı beş yukarı birinci sınıftan son sınıfa kadar sürekli bir tayf oluşturuyor. Yazı dizisi iki bölümden oluşuyor: ilk bölümde ‘Astronomiye İlk Adım’ ve ‘Astronomiye Giriş’, ikinci bölümde ise ‘Astrofiziğe Giriş’ ve ‘Kozmoloji-Yüksek Enerji Astrofiziği’ başlıkları yer alıyor.

Tekrar hatırlatmak gerekirse; yakın zamanda mezuniyetimle birlikte Boğaziçi Fizik bölümünde geride bıraktığım senelerin hem tekrar üzerinden geçmek hem de yaptığım/yapmadığım/yapamadığım şeyleri kendi deneyimim ışığından buradan paylaşamak istedim. Bütün değerlendirmeler naçizane, kendi görüşlerimi yansıtmakla beraber doğruluğu ya da evrenselliği üzerine herhangi bir iddiam bulunmamakta.. Dolayısıyla yazılanları belki de sadece ‘öz-değerlendirme’ ve ‘öneri/tavsiye’ şeklinde algılamak gerek..

Astronomiye İlk Adım
  • Astronomi konusu, özellikle fizik bölümünde okuyan bir kişi için geçmişte özel bir deneyim ya da ilgi durumu olmadığı takdirde genelde uzaktan bakılan, çoğu zaman tüm lisans hayatı boyunca en ufak bir ders almadan es geçilen bir alan. Ama diyelim ki bu konuyu en temel düzeyde öğrenmek istemeye karar verdin ve çocukluktan beri merak ettiğin yıldızlar, gezegenler, galaksiler hakkında birşeyler okumak istedin.. İlk etapta konuya ‘yumuşak’ bir giriş için astronomi konusunda genel okuyucuya hitap eden bir dille yazılmış fakat içerdiği konuları etraflıca ele alıp her satırından yepyeni şeyler öğreneceğin Astronomy Today kitabını alıp şöyle baştan sona, ağzın açık kala kala okumanı öneririm. Bu kitaptaki konuların anlatımı ve onlara eşlik eden grafikler, görseller şu anda bile yeni bir kavram öğrendiğimde dönüp dönüp baktığım nitelikte. Kitapta herhangi bir denklem bulunmuyor, dolayısıyla daha birincisi sınıfta kolaylıkla okunabilecek bir kaynak. İlk adım olarak bu tip bir kitaptan, astronomideki temel kavramları, konu edilen gökcisimleri ve sınıflandırmaları, en önemlisi bu bilgileri bize onca uzak ve bizle bağlantısı çoğu zaman sadece elektromanyetik dalga olan cisimlerden hangi dahice yöntemler kullanarak elde ettiğimizi iyice öğrenmelisin. Örneğin bir paralaks metodu, ya da başka yıldızların etrafındaki gezegenleri keşif metodları gibi astronominin çok temel yöntemlerini en azından aklında biraz resmetmeye başlamalısın.
1
    • Opsiyonel olarak, astronomi konusuna ilgi duyduğunu göz önünde bulundurarak, konuya motivasyonunu sadece kağıt üzerindeki ‘ders notları’ ve kitaplardaki etkileyici resimlerin ötesinde, biraz sahaya inerek, küçük bir dürbün ya da teleskop ile gözlemler yapmanı, kısacası ‘amatör astronomi’ alanını keşfederek bu konuyu bir taraftan da hobi haline getirmeni öneririm. Biliyorum en  başta teleskop gibi bir aletin ulaşılmaz, müthiş pahalı olduğunu düşünüyorsun ama dedenden kalma bir dürbünü ufak bir tripoda takıp Ay’a batığında kraterlerin tüm detayını, Jüpiter’e baktığında dört büyük Galileo uydusunu ve biraz güç olsa da Satürn’ün halkasını seçebileceğini iddia ediyorum, inanmıyorsan hemen dene ve beni yalancı çıkar! Astronominin en güzel tarafı, uğraştığı konu olan gökyüzünün bir çift göze sahip herkes için açık bir laboratuvar olması(evet çıplak gözle dahi neler yapılacağını bilsen hayret edersin!). Dolayısıyla böyle ufak çaplı, keşif şeklinde çalışmalar seni konuya daha fazla bağlayıp müthiş derecede bilinçlendirecek, bunların yanında nur topu gibi bir de hobin olacak.. İnsanın hobisini iş olarak yapması gibi bir keyif yok, haberin olsun.. Bu konuda Türkçe’de yayınlanmış çok güzel kitaplar var örneğin biraz fikir vermesi açısından geçmişte üzerinde birşeyler yazdığım ‘Yıldızların Altında Bir Yıl’ tüm bu pragrafta anlattığımı etkileyici bir dil ile anlatıyor. Dediğim gibi bu madde tamamen ‘opsiyonel’.. İlerde göreceksin, teleskoptan bir kere bile bakmamış astrofizikçiler tanıyacaksın; iyi astrofizik yapmak için gözlem yapmış olmanın bir ön şart olmadığını göreceksin fakat çalıştığım objeleri ufak bir çaba sarf edip gözümü küçük bir teleskoba dayayarak görebiliyorsam neden bunu yapmayım ki? Parçacık fizikçiler, katı halciler ne yapsın peki? Bu konuda Türkçe’de yayınlanmış en kapsamlı rehberlerden biri Alp Akoğlu’nun hazırladığı “Gökyüzü Gözlemciliği’ el kitabı.. Mutlaka göz gezdirmelisin..
      1
        • Bu aşamada yapılacak bir başka şey ise ikinci maddeyle bağlantılı olarak dünya genelinde yayınlanan basılı amatör astronomi dergilerini takip etmek: İngilizce: Astronomy Magazine, Sky&Telescope Magazine; Fransızca: Ciel et Espace; Almanca: Sterne und Weltraum gibi.. Bu dergiler genellikle astrofozikçilerin veya konunun uzmanı bilim yazarlarının astronomi konusundaki gelişmeleri genel okuyucu kitelesine anlaşılabilir şekilde aktardıkları, aynı zamanda amatör astronomlar için çeşitli pratik bilgiler ve tekniklerin yer aldığı müthiş yararlı kaynaklar.. Konuların içeriği öylesine yoğun ki, teknik bir formatta olmasalar dahi bu dergiler astrofizik hayatın boyunca sana her ay eşlik edecek, takip etmeye ne kadar erken başlarsan o kadar iyi edersin. Yine buna paralel, konuyla ilgili haftalık ve aylık yayınlanan çok kaliteli sesli-yayınlar(podcast) mevcut. Bunlardan benim favorilerim: Starstuff, Jodcast, Planetary  Radio ve Big Picture Science.. İstanbul trafiğinde kulaklığını takıp zaman geçirmek için bire birler, söylemesi..
          Astronomiye Giriş
          • Konuya ilk aşamada ısınma ve genel fikir edinme adımlarından sonra bu noktada artık yavaş yavaş astronomiye sistematik bir şekilde eğilmeye başlıyoruz. Artık işin içine basit de olsa matematik ve fizik giriyor, çeşitli gözlemsel tekniklerin detayları dahil olmaya başlıyor. Bu noktada, tam da bu seviyeyi çok iyi gözeten, konuya meraklı birinci ve ikinci sınıf öğrencileri göz önüne alıp hazırlanmış, temel diferansiyel denklemin ötesinde hiç bir matematiksel arkaplan beklemeyen fakat buna rağmen ele aldığı her konuyu oldukça etraflıca anlatan harika bir kitap: ‘Astronomy – A Physical Perspective’ (Marc L. Kutner). Astronomy Today’de ele alınan tüm konuları bahsettiğim şekilde ele alan bu kitap konuya dair geliştirdiğin genel düşüncelerin arasındaki boşlukları yavaş yavaş doldurmaya başlayacak.
            1
              • Astronomiye giriş kısmında mutlaka bahsetmem gereken, geçen yazı dizisinin 1.sınıf kısmında sözünü ettiğim ‘zarf-arkası’ ve ‘order-of-magnitude’ hesabı yapabilme becerisi.. Bu konu iyi bir astronom ve astrofizikçinin ‘alet çantasındaki’ paha biçilmez bir beceri özelliğini taşıyor. Astronomide sürekli çalışacağın ‘astronomik rakamları’ manipüle etmek, bunlar üzerinden elde ettiğin ‘kaba’ sonuçları yorumlamak ve belki de en önemlisi ‘ölçekleme’ kavramını kafana iyi oturtmalısın.. Fizikteki ‘küresel inek yaklaşımını’ bu aşamada gerçek anlamda uygulamayı öğrenmen gerekecek. Önereceğim kaynaklar için bir önceki yaz dizisine başvurabilirsin.
                moo
                  • Geçen yazı dizisinde önerdiğim, ikinci sınıf itibariyle alıp takip edebileceğin, bölümde açılan ‘Astronomiye Giriş’ dersi, astronomiye tam anlamıyla bir matematiksel ve fiziksel bir giriş olacak. Bu derste göreceğin hem temel astrofiziksel kavramlar hem de gözlemsel yöntemler senin her aşamada yanında olacaklar; o yüzden temelleri atarken kavramlar üzerinde oturup epey düşünmeni, ders materyalleri ve özellikle konuyla ilgili bulduğun problemlerle bolca zaman geçirmeni tavsiye ederim. Özellikle, astronomların fizkçileri bu alandan uzak tutmak için kasıtlı olarak geliştirdikliklerinden şüphelendiğim ‘parlaklık-kadir sistemini’ ve  Hertzsprung-Russell(HR) diyagramını çok iyi anlamaya bak. Özellkle HR diyagramındaki eksenlerdeki parametrelerin gözlemsel olarak ve teorik olarak nasıl elde edildiği, bu diyagramın renk-renk, renk-kadir diyagamlarıyla nasıl bir ilişkisi olduğunu etraflıca öğrenmeye çalış. Hatta yapabiliyorsan git bir yıldız katalogundan verileri çek ve kendi HR diyagramını oluştur(Bölümde aldığım Deneysel Fizik dersinde Erkcan(Özcan) hocamın yaptığı bir R uyulaması sana fikir verecektir). Bu derste referans kaynak için kullanılabilecek Erika-Bohm-Vitense’nin efsane üçlüsü ‘Introduction to Stellar Astrophysics’ kitabını öneririm.. İlk kitap temel astronomi kavramları ve gözlemlere eğilirken, ikinci kitap artık yavaş yavaş temel astrofizik kavramlarına giriş yapıyor.. İkinci ve üçüncü kitaplar bünyeyi biraz zorlayabilir ama ileri seviye konu ve yöntemlere önceden göz ucuyla aşina olmak her zaman kârınadır; üçüncü sınıfta yapacakların için ufak bir ‘teaser’ gibi düşün.. Astrofizik bu dersle birlikte yavaş yavaş gerçek yüzünü göstermeye başlayacak, ilk etapta oldukça karmaşık görünen, onlarca parametreli denklemlerin üstesinden nasıl geleceğini yavaş yavaş öğreneceksin, merak etme.
                    1
                    En “sade” haliyle astrofizik.. Onlarca parametreli denklemlerle her karşılaştığımda hissettiklerimi ne de güzel ifade etmiş..
                      • Öğrenmeye başladığın temel kavramları ve yöntemleri bir taraftan da laboratuvar şeklinde uygulama isteği duyacaksın ama Türkiye’de ne yazık ki yüksek lisansa gelip konu üzerinde araştırma yapmaya başlamadan ne bir gerçek gözlemsel veri görürsün, ne de bunlar üzerinde ufak bir takım hesaplamalar ve analizler yaparsın.. Olaya bu denli Fransız kalmamak adına, giriş dersinde gördüklerini hemen uygulamak için sana muhteşem bir program önereceğim: SalsaJ. Bu program ‘Hands-on-Universe’ adında bir eğitim ağının geliştirdiği ve temel amacı lise öğrencilerini(!) gerçek gözlem verileriyle tanıştırıp gerçek astronomi biliminin nasıl yapıldığını tattırmak olan, çok kolay kullanılabilir bir arayüze ve programla yapabileceğin sayısız aktiviteye sahip bir program. Sana SalsaJ’yi ne kadar övsem azdır, o yüzden gidip indirip en az bir aktivitesini yapmadan gidersen, tüm bu yazıları yazmak için saatlerini harcayan yazar olarak hakikaten gözüm açık gider, o derece.. Yapman gereken programı indirip kurarak, internet sayfasındaki Cepheid değişken yıldızlardan, Samanyolu Galaksisi merkezindeki karadeliğe, Mars’taki volkanlardan Exoplanetlere kadar çeşili konulardaki aktiviteleri gözüne kestirip, aktivite sayfasından sana sağlanan gerçek verileri indirmek, yönergelerden de yardım alarak analiz etmek.. Daha asronomiye giriş aşamasındaki bilgilerinle neler yapabildiğini görünce şaşıracaksın.. Bu program için özel geliştirilen bir proje var ki bunun için ayrı bir yazı hazırlamayı planlıyorum: Salsa Radyo Teleskop Projesi. Bu projede İsveç’te iki radyo teleskop dışarıdan ilgili herkese ücretsiz, hiçbir beklenti içinde olmadan kullanıma açık ve sen de önceden randevu alıp sisteme ufak bir program kurarak bağlanarak gözlemler yapabiliyorsun. Örneğin bu teleskoplarla yapılabilecek Samanyolu Galaksi Dönüş eğirileri ve haritalama projelerinin adım adım anlatıldığı muhteşem bir Kullanıcı Rehberi var(Türkçe çevirisi de çok yakında bu sayfaya eklenecek). Her astrofizikçi adayı lisans öğrencisinin mutlaka değerlendirmesi gereken bir fırsat bu... Bu teleskoplardan aldığın verileri SalsaJ ile ya da biraz programlama biliyorsan bu veriler için özel geliştirilmiş Matlab kütüphanelerini kullanarak analiz edebilir, ortaya güzel bir bilimsel çalışma çıkarabilirsin. Konuyla ilgili geçen yıl İTÜ Fizik Haftasın’da yaptığım sunumun pdf haline de şu bağlantıdan erişebilirsiniz: .pdf(3MB)
                        4
                          • Bir önce bahsettiğim başlığa benzer bir şekilde, bu sefer konu olarak biraz daha dar, fakat yapabileceklerin anlamında da bir o kadar zengin bir kaynak da yüksek enerji astrofiziği alanında X-ışını astrofiziği özelinde yapabileceğin çeşitli projeler.. Lise seviyesinde matematik ve temel fizik kavramları kullanarak süpernovaların genişlemelerinden, nötron yıldızlarının dönüş hızlarını hesaplamaya, uzak bir kuazarın uzaklaşma hızından bir galaksi kümesinin merkezindeki gazın sıcaklığını bulmaya kadar çok çeşitli ve müthiş öğretici aktiviteler bunlar.. Astronom ve astrofizikçilerin sıklıkla kullandıkları ds9 programı ile yapıyorsun tüm bu analizleri ve temel ‘order-of-magnitude’ hesabıyla birçok sonuca varıyorsun. Sözü geçen aktiviteler Chandra X-Işını Uzay Teleskobunun sitesindeki ‘Chandra Education Data Analysis Software and Activities’ sayfasındaki başlıklardan yola çıkarak hazırlanmış. Bu sayfanın arayüzü epey eski olduğundan çok erişebilir olmasa da iyi bir kaynak; fakat asıl vermek istediğim bağlantı bu aktivitelerden yola çıkarak bu yılın başında Coursera’da Rutger Ünv.’den efsane kişilik Terry A. Matilyski’nin şu ana kadar izlediğim en iyi ders olan ‘Analyzing the Universe’ dersi.. Dersin videolarına ve arşivine Coursera’nın sayfasından kayıt olup hala erişebiliyorsun.. Derste her hafta farklı tip bir kaynak üzerinde durulup hem astronomi hem de veri anlamında oldukça detaylı bir şekilde ama dediğim gibi bir lise öğrencisinin dahi yapabileceği şekilde inceleniyor(abartmıyorum yahu..) Dersin yanında her hafta verilen ödevlere de mutlaka bakmalısın çünkü her ödevde ayrı bir senaryo daha ele alınıp farklı farklı konularda aydınlanmaya devam ediyorsun. Bu dersi takip ettikten sonra, kendi bölümlerimizde astronomi dersinde tahtada yok nötron yıldızıydı, yok karadelikti, yok efendim galaksi kümesiydi diye saatlerce kavramsal olarak resmetmek için şekilden şekile girileceğine bu yöntem neden uygulanmaz diye sorgulamaktan hal oldum, izle sen de öyle olacaksın.. Kısacası bu fırsatı kaçırma, ilerde astrofizikte özellikle veri analizi yapmak için gereken hemen hemen tüm becerileri burada kazanabilirsin, bilgin olsun..

                          image
                          • Son olarak bu aşamada, bir önceki yazı dizimin ilk senesinde özellikle üzerinde durduğum programlama ve bilgisayar becerilerini mutlaka ama mutlaka geliştirmeye başlamalısın.. Bu beceriler seni ilerleyen zamanlarda astrofizik araştırmalarına hızlıca girebilmeni ve özellikle analiz kısmında oldukça sağlam bir zemine basmanı sağlayacak. Dil olarak ise önerim kesinlikle Python gibi bir script dili ve Linux işletim sistemi öğrenmen.. Astronom ve astrofizikçilerin Python’u ne kadar sevdiğini gördüğünde şaşıracaksın (bknz: AstroPy)..
                          Bir yazıda toparlayabileceğimi düşünüp, yazarken konu konuyu açtığından iki parçaya ayırmak durumunda kaldığım bu yazı dizisi, bir sonraki bölümüyle ‘Astrofizik’e Giriş’ ve ‘Kozmoloji-Yüksek Enerji Astrofiziği’ başlıklarıyla devam edecek.. Her zamanki gibi önerileriniz ve “burası olmamış, bence bu böyle değil” gibi yorumlarınızı bekliyorum.. Ayrıca yazılardan yararlanıyorsanız ufak bir yorum bırakarak, en azından saatlerce emek verdiğim bu yazılarla ‘boşluğa haykırmadığımı’ bilmek adına ufak bir geri bildirim sağlayabilirsiniz.
                          0
                          yorum

                          10 Haziran 2014 Salı

                          3C 391 Süpernova Kalıntısı ve İlk Makalem

                          Bilim dünyasında, üzerinde çalıştığınız problemlere geliştirdiğiniz çözüm ve bakış açılarını o konuda araştırma yapanlar dışında çok küçük bir azınlığın okuyabildiği, oldukça teknik bir yazın türü olan ‘bilimsel makale’ formatında yayınlamanız gerekir. Karmaşık süreçlerin kaçınılmaz kıldığı bu format her ne kadar genel okuyucu için nispeten ‘ulaşılmaz’ olsa da genellikle makaleye eşlik eden açıklayıcı haber ya da blog yazıları, araştırmanın detaylarını kaba hatlarıyla herkesle paylaşmayı olanaklı kılıyor. Tam bu noktada, ‘çiçeği burnunda’ akademik hayatımda ilk katkı koyduğum makalenin yayınlanması şerefine, bu makale ile ilgili bir yazı yazmak istedim. GökGünce’de bunun öncesinde yazdığım üç yüzün üzerindeki yazı büyük ölçüde ‘başkalarının’ çalışmaları üzerineydi; ilk defa kendi çalışmam üzerine yazacak olmak ilginç ve güzel bir his…

                           

                          1

                           

                          ”Recombining Plasma in the Gamma-ray Emitting Mixed-Morphology Supernova Remnant 3C 391” Tülün Ergin, Aytap Sezer, Lab Saha, Pratik Majumdar, Anshu Chatterjee, Arif Bayırlı, E. Nihal Ercan

                           

                          Yukarıda ismi ve bağlantısı verilen, Ağustos ayında Astrophysical Journal’da yayınlanacak makale Türk ve Hintli astrofizikçilerin ortak çalışması sonucu ortaya çıktı. Çalışmada 3C 391 adlı süpernova kalıntısının gama ışınlarında detaylı analizi yapılarak, kalıntının etrafındaki moleküler bulutlarla etkileşmesi sonucu açığa çıkan gama ışınımı modellendi.

                           

                          3C391_med

                          3C 391 süpernova kalıntısının XMM-Newton tarafından elde edilmiş x-ışınlarında görüntüsü (Makalenin bir parçası değil) (Telif Hakkı: Marco Iacobelli and ESA)

                           

                          Yıldızlar yaşamlarının son evrelerinde, çekirdeklerindeki yakıtlarını tüketip büyük bir patlama ile etrafa madde saçıyorlar; bu maddeler dışarı doğru yayılarak, geriye kalan cismin(nötron yıldızı ya da karadelik) etrafında gaz ve toz bulutlarının oluşmasına neden oluyor. Yıldızın, patlamanın ve ortamın türüne göre bu kalıntıların tipi de farklılık gösteriyor. 3C 391 süpernova kalıntısı, farklı tip süpernovaların morfolojik özelliğini taşıdığından "karma-morfolojik"(mixed-morphology) kategorisi altında inceleniyor. Kalıntının merkezinde çok yüksek sıcaklıktaki gaz X-ışını tayfında ışıma yapıyorken bölgenin dış kısımları ancak radyo dalgalarında gözlenebilen bir kabuk tarafından çevrelenmiş durumda. 3C 391 gibi etrafındaki molekül bulutlarıyla etkileşen karma-morfolojik süpernova kalıntıları, protonlar gibi hadron etkileşimleri kaynaklı gama ışınlarını gözlemek için ideal kaynaklar; zira bu gözlemler kozmik ışınlar dediğimiz yüklü parçacıkların süpernova kalıntılarında hızlandırıldığının en önemli kanıtlarını oluşturuyorlar.

                           

                          Bu tip yüksek enerji ortamlarında gama ışınları üretmek için birçok farklı yöntem bulunuyor. Bu makalede sözü geçen ‘hadron kaynaklı’ süreçte, süpernova kalıntısı genişlerken şok dalgasının yoğun moleküler bulutlarla etkileşmesiyle proton-proton çarpışmaları gerçekleşiyor. Bu çarpışmalar sonucu sonucu ortaya çıkan pion adlı ikincil parçacıklar da bozunup gama ışınımını oluşturuyor. Yapılan çalışmada Fermi Gama Işını ve Suzaku X-Işını uydu teleskoplarından alınan veriler incelenerek ışınımın ve bu ışınımın kaynağı olan protonların tayfı modellenip süpernova kalıntısını oluşturan plazma ortamın koşulları detaylı analizlerle ortaya kondu.

                           

                          Benim makaleye ‘mütevazi’ katkım ise kaynağın gama ışınlarında geniş zaman ölçeğinde değişim gösterip göstermediğini analiz etmek oldu. Fermi Gama Işını Uydusunun verilerilerini kullanarak, 3C 391 etrafındaki bir derecelik çembersel bölgede akı değişimini, kaynak için kullanılan modeli de girdi alarak aylık olarak çıkardım. Aşağıdaki grafikte görülen noktalar aylık bölümlerde ağırlıklı olarak ortalanmış akı değerlerini gösteriyor. Bu noktaların sabit bir değer(mavi çizgi) etrafında istatististiksel olarak kayda değer bir biçimde değişmedi sonucuna vardık.

                           

                          image

                          3C 391’ın gama ışınında aylık değişimi (T. Ergin et all. 2014)

                           

                          Peki bu çalışmanın ‘büyük resim’ içindeki yeri ve önemine gelirsek.. Yazının başında da söylediğim gibi, süpernova ortamlarındaki yüksek enerjili etkileşimler, astrofozikteki en büyük problemlerden biri olan galaktik kozmik ışınların kaynağı konusunu aydınlatmak için en önemli adaylardan biri... Bu konuda Fermi’nin 1949’daki efsanevi makalesinin üzerinden onca zaman geçmesine rağmen problem çeşitli zorluklardan ötürü tam anlamıyla aydınlatılabilmiş değil. Geçen sene iki ekip, gama ışınımı ve optik verileri kullanarak gözledikleri süpernova kaynaklarında proton hızlandırılma süreçlerine dair çok önemli bulgular elde etmişlerdi. Kısacası, dünyanın birçok farklı yerinde birçok ekip bu konu üzerine kafa yoruyor ve bizim makalemiz de bu problemin aydınlatılması ve bu kaynakların etrafındaki plazma ortamların anlaşılması yönünde katkı sağlıyor.

                           

                          2013’de yayınlanan araştırmayı anlatan NASA’nın hazırladığı video

                           

                          Makalenin pre-print kopyası arXiv’de: http://arxiv.org/abs/1406.2179

                           

                          Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için SLAC’deki şu genel dinleyiciye hitap eden seminer ilginizi çekebilir: Supernova Shock Waves: Powerhouses of the Galaxy

                          0
                          yorum

                          6 Haziran 2014 Cuma

                          Rahmi M. Koç Müzesi’nde Evrenin Hikayesi

                          Bu yılın başından itibaren birçok toplantı, sayısız beyin fırtınası ve yazışma sonucu ortaya çıkan, Türk Astronomi Derneği adına danışmanlığını yaptığımız , Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki ‘Sihirli Küre’ yerleşik sergisi ziyarete açıldı! Üç boyutlu küresel bir ekran üzerinde Dünya, Güneş ve gezegenlerin canlı uydu görüntülerinin yansıtıldığı devasa ‘Sihirli Küre’ ile birlikte, kürenin bulunduğu salonun da tasarımı baştan sona ele alındı ve ortaya harika bir sonuç çıktı!

                           

                          20140606_110552[1]

                           

                          Bizlerin önerileriyle şekillenen ve Rahmi M. Koç Müzesi’nden uzmanlar ve tasarımcılarla hayata geçirilen konseptte, Dünya’daki çeşitli bilim müzeleriyle yaraşacak kalitede ve astronomideki en yeni bulgulara referans eden güncellikle bir ‘Evren Tarihi’ yer alıyor.. 13.8 milyar yıllık bir zaman ölçeğinde, Büyük Patlama’yla başlayan ve ardından Hızlanarak Genişleme’yle devam ederek Kozmik Mikrodalga Ardalan Işınımının oluşumunu takip edip ilk yıldızlar ve ilk gökadaların oluşumu ayrı ayrı panolarda etkileyici simülasyon ve uydu görüntüleriyle anlatılıyor. Günümüze kadar kronolojik olarak evrenin geçirdiği evrelerin ardından görüntü serisi, gök adamız Samanyolu’ndan başlayıp Güneş Sistemi ve Dünya’yı içeren görsellerle son buluyor.. Ayrıca son kısım, kendi Güneş Sistemimize ait detayların bulunduğu ayrı bir panoyla destekleniyor.

                           

                          20140606_110620[1]

                          Bütün odanın duvarlarını kaplayan görsel 13.8 milyar önce Büyük Patlama’yla başlıyor…

                           

                          20140606_110635[1]

                          ilk yıldız ve gök adaların oluşması ve gökadaların arpışmalarıyla evrimiyle devam ediyor..

                           

                          20140606_110642[1]

                          … sonunda gökadamız Samanyolu, ardından Güneş Sistemi ve gezegenimiz ile sonlanıyor.

                           

                          Serginin merkezindeki devasa ‘Sihirli Küre’nin etkileyiciliğini tamamlayan ve bulunduğu yere ‘göksel’ bir atmosfer sağlayan bu çalışmanın yıllarca duvarlarda asılı olup, müzeyi ziyaret edecek binlerce kişinin evrene dair ufkunu genişleteceğini düşünmek beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Bir taraftan da, aklımızda evrene dair bildiklerimizi, somut bir ürüne dönüştürüp bunu insanların yararı ve bilgilenmesi için faydalı bir araç haline getirme fikri bu çalışmaları sürdürmek, daha iyileri için uğraşmak adına bana fazlasıyla itki sağlıyor. Böyle bir çalışmada yer alabilme, evrene dair bilgi ve heyecanımızı, bir ekip çalışmasıyla somut bir çalışmaya dökebilme fırsatı yarattıkları için Rahmi M. Koç Müzesi ve Türk Astronomi Derneği’ne minnettarım..

                           

                          Rahmi M. Koç Müzesi’ni daha önceden ziyaret ettiyseniz bence tekrar ziyaret etmeyi mutlaka düşünmelisiniz! Eğer hiç ziyaret etmediyseniz de bu sergi çok iyi bir neden!

                          5
                          yorum

                          1 Haziran 2014 Pazar

                          Yeni Mezundan Fizik Lisans Tavsiyeleri 4. Sınıf

                          Serinin ‘Değerlendirme’ yazısından önceki  son bölümüyle artık noktayı koyuyoruz. Uzun geçen ilk üç senenin ardından, edinilen tüm deneyim ve bilgi ile nispeten kolay geçen fakat her zamankinden daha 'çetin ceviz’ derslerin olduğu bir yıl son sınıf. İlk üç seneye dair yazılara aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz:

                          Yeni Mezundan Fizik Lisans Tavsiyeleri 1. Sınıf

                          Yeni Mezundan Fizik Lisans Tavsiyeleri 2. Sınıf

                          Yeni Mezundan Fizik Lisans Tavsiyeleri 3. Sınıf

                          Tekrar hatırlatmak gerekirse; yakın zamanda mezuniyetimle birlikte Boğaziçi Fizik bölümünde geride bıraktığım senelerin hem tekrar üzerinden geçmek hem de yaptığım/yapmadığım/yapamadığım şeyleri kendi deneyimim ışığından buradan paylaşamak istedim. Bütün değerlendirmeler naçizane, kendi görüşlerimi yansıtmakla beraber doğruluğu ya da evrenselliği üzerine herhangi bir iddiam bulunmamakta.. Dolayısıyla yazılanları belki de sadece ‘öz-değerlendirme’ ve ‘öneri/tavsiye’ şeklinde algılamak gerek..

                          4. Sınıf
                          • Son yılında alacağın fizik dersleri fizik bölümünün ‘Core dersleri’ olarak bilinen Elektromanyetik Teori, İstatistiksel Mekanik ve Kuantum Mekaniği (bu serinin bir diğer parçası olan Klasik Mekaniği üçüncü yılda halletmiştik). Elektromanyetik Teori ile başlarsak; bu derste ilk senelerde Elektrik ve Manyetizma’ya Giriş dersinde öğrendiklerin üzerine, bunları diferansiyel formda yazarak, bir önceki derste çıkarıp geniş çözümlerini yapmadığınız Maxwell denklemlerini çaşitli koşullar altında çözüyorsun. Bu dersin bir baş ağrısına dönüşmemesi için dersin başında üzerinde geçilen diferansiyel operatörler ve indis notasyonunu daha en baştan kafana oturtup, bol bol egzersiz yapmalısın.. Levi-civita tensoru, Kronecker-Dirac delta fonksiyonları gibi kavramlar üzerinde çalıştığın her skaler ve vektör operasyonda karşına çıkacak.. Dersin kilit kavramlarından bir diğeri  ise polarize ve magnetize olabilen ortamlar ve bu ortamlarda Maxwell denklemlerinin nasıl modifiye olduğu.. Farklı koşullar altında Maxwell denklemlerini yazarken kesinlikle ‘sınır koşullar’ üzerinde ayrıca durulması gerek çünkü en başta hiç bir işe yaramayacak gibi görünen bu koşulları neden tekrar tekrar yazıyoruz ki diye soracaksın ama elektromanyetik bir dalganın farklı ortamlar içinde hareketi, bir  yüzeyden yansıması, kırılması gibi olayların tümünün bir sınır koşul problemi olduğunu gördüğünde epey aydınlanacaksın. Bu dersin standart kitabı Griffiths’in ‘Introduction to Electrodynamics’tir ki bence anlatışı, içindeki örnekler, sorular ve ilgilenene ileri konularla gayet bütünlüklü bir kitaptır.. Alternatif olarak Feynman Lectures in Physics’in 2. cildinin büyük bir kısmı Elektrodinamik’e ayrılmıştır, keyifli okumalar için her zaman el altında bulundurmak gerekir.
                            t-shirt-maxwells-equations
                          • Bir diğer temel ders İstatistiksel Mekanik. İkinci yılıda görülen Termodinamiğe Giriş dersinin üzerine artık tamamen istatistiksel bakış açısıyla yaklaşık, mikroskopik parametrelerden (moleküllerin hızı, konumu, etkileşimleri vs..) makraskopik parametrelere (basınç, sıcaklık vs..) geçişin nasıl yapıldığını göreceksin.. Tartışma ilk etapta termodinamiğin ilk üç yasasının mikroskopik çıkarımı üzerinden başlıyor, daha sonra entropi kavramına biraz daha derin girerek enerji durumlarını sayma problemi üzerinden bölüşüm fonksiyonu yazmaya doğru gidiyor.. Dersin önemli bir kısmı çeşitli Gaus intergralleri alarak geçiyor, bunları ilk karşılaştığın anda almayı kesinlikle öğrenmelisin. Dersin diğer bölümünde fermiyon ve bozon istatistiği üzerinde durulacak ve bu ikisinin dağılım fonksiyonları arasındaki temel farkı ve bunların getirdiği devrimsel sonuçları sindirmek için epey zaman harcayacaksın.. Dersin bana kalırsa lisans seviyesinde en iyi kitaplarından biri ilk senedeki giriş kitabının üzerine Reif’in ‘Fundamentals of Statistical and Thermal Physics’ kitabı.. Kurgusu, anlatım dili ve örnekleriyle oldukça iyi bir kaynak kitap.. Dersteki temel kavramları, çok sade bir matematik ve açık bir dille öğrenmek isteyenlere Suskind’in Statistical Mechanics dersini mutlaka tavsiye ederim..
                            4

                          • Nihayet, fizik bölümünün en ‘fundemental’ ve bence en zorlayıcı dersi olan Kuantum Mekaniğine geldik.. Dersin temelinde, klasik mekanikte gördüğünün aksine tamamen ‘belirsizlikler’ üzerine kurulmuş, kendisine has cebiri olan bir dünyayı keşfetmeye başlıyorsun. Bu iki dünya arasındaki temel farkı anlamak için faz uzaylarının her iki alanda nasıl tanımlandığına bakan gerek.. Klasik mekanikte, sisteminin durumları konum ve momentumdan oluşan 6N boyutlu, sürekli bir faz uzayında birer noktayken, kuantum mekaniğinde artık durumların Hilbert uzayı olarak adlandırılan sonsuz boyutlu bir vektör uzayında yaşayan vektörlerden oluşuyor.. Dersin başından sonuna kadar dalga fonksiyonu ile uğraşacaksın ama kimse sana zahmet edip de bunun aslında Psi diye adlandırılan soyut bir durum vektörünün, konum bazında açılımındaki katsayılar olduğunu söylemeyecek(aynı şekilde istersen momentum bazında aç).. Ders içerisinde o kadar çok temel şey barındırıyor ki bunları özümseyip kafaya oturtmak için ciddi anlamda zaman ve enerji (ve sabıra) ihtiyacın olacak.. Ama en önemlisi bu eşsiz güzellikteki ilişkileri görebilmenin yolu, işin matematiği yani büyük ölçüde lineer cebire hakim olmaktan geçiyor.. Vektör uzayları, eigenvalue-eigenvektör kavramları, hermisyen operatörler vs vs.. Dersin matematik temelleri Shankar’ın efsane kitabı ‘Principles of Quantum Mechanics’ kitabının ilk bölümünde harika bir şekilde inşa ediliyor.. Diğer bölümler de aynı zerafette gider.. Bir diğer standart kitap Griffiths’in ‘Introduction to Quantum Mechanics’ kitabıdır ki fena değildir.. Dersteki kavramları farklı kaynaklardan tekrar tekrar izlemeni tavsiye ederim ki özellikle bu soyut kavramları her ‘yiğit’ farklı şekilde anlatıyor; her birinden öğrenilecek çok şey var. Bu anlamda klasik mekanik için önerdiğim Balakrishnan’ın Quantum Mechanics ders serisi benim izlediğim en iyi video derslerdi.. Ayrıca Suskind’in bilgece anlattığ QM derslerini de eklemeden geçmek olmaz..
                          • Bu seneki derslere ek olarak, ilerlemek istediğin alanda ya da ilgini çekiyor olsa da bölümdeki hocaların tembelliğinden açılmayan çeşitli seçmeli dersleri artık günümüzün MOOC (Massively Open Online Courses) dersleri üzerinden alma imkanın var unutma.. Örneğin temel astrofiziğin üzerine birşeyler katmak istersen Coursera’da, edX’de açılan müthiş, ileri seviye (hatta kimi zaman yüksek lisans seviyesinde) dersler ilaç gibi gelecektir (örneğin X-ışını astrofiziği üzerine: Analyzing the Universe; gezegen bilim üzerine: Science of Solar System; öte gezegenler konusuda: Diversity of Exoplanets gibi..) Aynı şey diğer birçok alan dersi için de geçerli.. Bu online derslere kayıt olduğunda haftalık gönderilen video dersleri izleyip notları takip ederek haftalık ödevleri yapman bekleniyor ve çoğunun sonunda final sınavları da var… Dersler ücretsiz ve dersten kalıp geçmek tamemen senin sorumluluğunda, her hangi bir yaptırım yok.. Bu derslerin en güzel tarafı, dersi kendi hızınızda takip etmene imkan tanıyor ve en güzeli belki de hocayı durdurup not almanıza, anlamadığınız yerde geri sarmanıza imkan veriyor Smile 
                          5
                          • Bu sene derslerin yanında bir de araştırma dersi alman gerekecek. Kimi yerlerde tez şeklinde olabiliyor bu ders ama formatı ne olursa olsun tüm lisans deneyim ve becerilerini kullanarak bir hocanın yönlendirmesiyle bilimsel bir problem üzerinde uğraşmak için ilk adımları atıyor olacaksın.. Yapacağın çalışmanın büyük kısmını, temel oluşturmak adına literatür araştırması oluşturacak olsa da bunu yabana atma.. Çalıştığın konudaki en önemli kaynakları bulmak için, ‘Review article’ denen ve o alanın en iyilerinden birinin fiziğe miras niyetine bıraktığı, alandaki en önemli bulgu ve referansları içeren epey hacimli makaleler ilk adresin olsun. Fakat yapacağın çalışmayı standart literatür taramanın bir üst seviyesine çıkarmak için çaba sarf et ki bu konuda hocanın elinden tutup, çalıştığı bir problemin küçük bir kısmını üzerinde çalışman için seninle paylaşması gerek.. Bu durumda elde edeceğin sonuçlar en azından dişe dokunur olacak ve bunları da mutlaka bir yerlerde poster olarak sunmanın yollarını aramalısın.. Poster sunumları genellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin halen devam eden (ya da bitmiş olsa bile içinde bir makalelik malzeme bulunmayan) çalışmalarının bulgularını ulusal ya da uluslarası toplantılarda, kongrelerde sunma yöntemidir.. Böyle bir çalışmanın altına girersen, bilimsel bir çalışmanın ‘abstract’ı nasıl yazılır, bulgularını az ve öz bir şekilde nasıl sunabilirsin, kimi zaman posterinin makalesini nasıl yazarsın gibi şeyleri yol boyunca öğrenmiş olacaksın ve bu deneyimler ve poster sunumun akademik CV’nde epey güzel görünecek..
                          • Bu dönemin ‘taktiksel hareketlerine’ gelirsek; sana tavsiyem bu yılın başından itibaren başlayarak geçen senelerde hocanla beraber çalıştığın ya da son sınıfta bitirme çalışması yapacağın konuda yurtdışındaki bir-iki haftalık okulları, çalıştayları kollamaya başla. Bunlar genelde yüksek lisans ve doktora seviyesindeki katılımcılara yöneliktir fakat yüksek motivasyonlu, ileri seviye bir lisans öğrencisine de çoğu zaman hayır demezler.. Bu bahsettiğim okullaru,  bilim insanlarının çıkıp kendi araştırmalarının kısa sunuşlarını verdikleri sempozyum ve kongrelerle karıştırma yalnız.. Bu bahsettiğim doğrudan öğrencilere, ilgili konunun en önde gelenlerinin çıkıp on gün boyunca ders anlattığı geniş kapsamlı, yüksek tempolu okullar.. Eğer bu okulu sömester tatiline denk getirirsen tadından yenmez.. Okul arasına denk gelse de okul derslerini bir ön hazırlıklıkla kenara koyup bir haftalık kaçamak ilaç gibi gelecektir. Yapman gereken okulu organize edenlere motivasyonunu, geçmiş çalışmalarını ve okula katılmanın gelecekti çalışmalara nasıl etkide bulunacağını resmi olarak belirten çok uzun olmayan bir mail atman ve bölümden ilgili bir hocanın referansını vermen.. Sana yapacakları geri dönüşe göre, eğer imkanları varsa ulaşım ve kalma desteğine de başvurabilirsin. Bu noktada, bu gibi toplantılara katılmak için fakültenin lisans öğrencilerine de 500 TRL civarında(sadaka niyetine..) bir destek verdiğini unutma. Bunun için resmi davet mektubunla birlikte doldurduğun bir formu fakülte sekreterliğine vermen gerek ve bunu kurulun onaylaması gerek.. Mevzuatı bir şekilde çözersin, çok zor değil.. Fakat böyle bir toplantıya katılmanın sana katacağı onlarca şey var unutma.. Bir kere uluslarası bi ortamda, yaşıtların ya da senden daha deneyimli insanlarla bir arada epey deneyim paylaşacaksın.. Farklı farklı yerlerden gelen insanların okulları ve yüksek lisans-doktora programları hakkında birinci elden karşılaştırmalı bilgi edineceksin; o alandaki en iyi hocalardan ders dinleyip, becerebilirsen biraz muhabbet kuracaksın; bir de elbette bu okullar genelde güzel yerlerde yapıldığı için güneşin-denizin-doğanın keyfini çıkaracaksın.. Benim Korsika’da katıldığım kozmik ışınlar konusunda bir okul hakkında gemişte yazdığım yazıya şuradan erişebilirsin.
                          • Bir diğer konu yüksek lisans başvuruları.. Eğer yurtdışı başvurusu yapmayı düşünüyorsan daha yılın başında kendine çok iyi bir başvuru takvimi hazırlamalısın; hangi okulların başvuruları ne zaman başlayıp bitiyor, hangi belgelere ihtiyacın olacak, hangi sınavlara gireceksin.. Bu takvim her zaman gözünün önünde olsun.. Ayrıca gerek yurt içi gerekse de yurtdışı için gerekecek bir takım sınavlar var(GRE, TOEF vs..) bunları olabildiğince erken almanı tavsiye ederim.. Başvuruların evrak işleriyle, motivasyon ve referans mektuplarıyla uğraşırken bu konular tam bir problem haline gelebiliyor. GRE Subject Phsyics ve ALES sınavlarını bence kesinlikle ilk dönem al, bir daha üzerinde düşünme ya da eğer sınavdan düşük aldığını düşünürsen iki sınavın da ikinci dönem telafisini yapabilirsin çünkü en son girdiğin sayılıyor bu sınavlarda(GRE’de geçmiş sınavını da geçerli yapabiliyorsun).. Yurt içi yüksek lisans başvuruları genelde baharda oluyor ama çoğu okulun takvimi epey farklı, dolayısıyla bunları çok önceden belirle ve ona gör hareket et.
                          • Mezuniyetinde başarılar ve şimdiden tebrikler ama gerçeğin aşağıdaki fotoğraftaki mesajda saklı olduğunu unutma Winking smile
                          1
                            Vee böylece dört senenin sonuna gelmiş olduk.. Dilim döndüğünce kendi deneyim ve fikirlerimi aktarmaya çalıştım.. Şu ana kadar yazılar üzerine çok farklı kişilerden birçok güzel geri dönüşler aldım, bunların arasında bölümdeki hocalarım da var.. Aslında bakıldığında her sene yüzlerce insan sayısız deneyimle mezun oluyor bölümden fakat bunları arkadan gelenlerle paylaşmak adına hiç bir şey yapmıyor.. Bunca deneyim ve kendi çapımdaki araştırmayı sadece kendime ve yakın çevreme saklayıp da neye yarayacak diyip yazdığım bu yazıların ‘orada bir yerlerde’ fizik için heyecan duyan birilerine yararlı olmasını umuyorum… Bu yazıyı tamamlayıcı bir değerlendirme yazısını da önümüzdeki hafta göndermiş olacağım. Bir de son olarak burada fizik için yaptığım kapsamlı çalışmayı astrofizik için biraz daha kompakt bir şekilde ele alacağım bir yazı üzerinde çalışıyorum, şimdiden haberini vereyim..
                            Her zamanki gibi, bu önerilere eklenmesini düşündüğünüz, ‘burası bence böyle değil’ dediğiniz fikirleri yorumlar kısmında paylaşmanızı bekliyorum.

                            Paylaş!

                             

                            Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki