Beş gün boyunca, 2500 metrede gündüz Torosların manzarası eşliğinde gece de Samanyolu’nun gölgesinde zaman geçirip birçok şey öğrendiğimiz yaz programı geçen hafta itibariyle sona erdi.. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi, programda belirli bir çizelge ve dersler olmadığından olabildiğince rahat ve tamamen merak ettikerimizi sorarak, keşfederek geçirdiğimiz bir program oldu.
T100 Teleskobu (1 metrelik)
T100 teleskobunun bulunduğu tepeden TUG Bakırlıtepe Yerleşkesi
Program süresince neler yaptığımızdan kısaca bahsetmek gerekirse; ilk başta gözlemevindeki sorumlu hocalardan İrek(Hamitoğlu) Hoca ile Bakırlıtepe’deki tüm teleskopları gezerek, detaylı bilgiler edindik. Geçmişte katıldığım gözlem şenliklerinde RTT 150 teleskobunu gezmiştim fakat bu sefer hoca ile yaptığımız detaylı tur ile anladım ki gördüğüm buz dağının sadece üst kısmıymış.. Teleskopların mekanik olarak çalışmalarının yanında, arka plandaki görüntü ve tayf alma enstrümanlarının da nasıl işlediği, nasıl veri alındığı ve bütün bunların nasıl çalışır halde tutulduğunu öğrendik. Ardından, akşamları doğrundan Bakırlıtepe’de bir gözlemci tarafından yapılan RTT 150 gözlemlerine gözlemci olarak katıldık.. Teleskobun kullanım süresinin %60’ının Ruslara ait olması nedeniyle, üstüne bizim gittiğimiz hafta da Rus bir gözlemcinin olması bire bir iletişimimizi biraz aksatmış olsa da fırsat buldukça kendisine sorular sorup, yaptığı çeşitli tayf ve fotometrik gözlemler hakkında çeşitli yöntemler öğrendim.. Gün içinde elimize çayımızı alıp Toroslar manzarası seyretmenin yanı sıra İrek Hoca ile çevredeki sarp tepelere tırmanıp çeşitli keşif gezileri yaptık.. Son olarak da Cuma günü Antalya’ya Akdeniz Ünv. kampüsünde TUG Yönetim Binası’na gelip Bilim-Toplum Merkezindeki Meade LX200 teleskop ve Coranado teleskobu kullanarak Güneş gözlemi yaptık..
İrek Hoca RTT 150 teleskobunun nasıl çalıştığını anlatıyor
RTT 150’nin kubbesinden
Akdeniz Ünv. Kampüsündeki TUG Bilim Toplum Merkezndeki LX200 ve Güneş Teleskobundan gözlem yaparken
Program boyunca gözlemlerin ve ardından üzerinde düşünüp edindiğim izlenimleri paylaşmam gerekirse:
- Öncelikle, tüm program boyunca bizleri karşılayanlardan, Bakırlıtepe’ye ulaşmamızı sağlayanlara; beş gün boyunca bizi yukarıda misafir edenlerden, her gün teknik çalışmaları öğrenmemiz için bizi dahil eden teknik ekibe kadar herkes tarafından el üstünde tutulduk, bizlere fazlasıyla değer verildiğini hissettik. Akademik ortamlarda, özellikle ülkemizde, lisans öğrencilerinin ‘ciddiye alınması’ bile çoğu zaman mümkün olmazken, programın başından sonuna kadar karşımızdaki kişiler bizleri gelecekte buralara profesyonel astronomlar olarak gelecek, onlarla birlikte çalışacak kişiler olarak gördüklerini her defasında hissettirdirler.. Bu anlamda her birine minnettarım..
- 2500 metre yükseklikte, tamamen farklı iklim ve coğrafi koşullar altında, bildiğimiz çalışma zamanlarının tam tersi bir mesaide yapılan gözlemsel astronominin ne kadar meşakkatli ve emek-yoğun bir uğraş olduğunu, fakat üstüne bunun bir taraftan da müthiş keyifli ve ayrıcalıklı olduğunun ayırdına vardım… Fizik bölümünden yola çıkıp astrofizik ie uğraştığımdan, olayın gözlemsel kısmı benim için arka planda ‘bir şekide halledilen’ kapalı bir kutu şeklindeydi.. Bu şekilde işin doğrudan içine girip gözleyerek kutunun içine bakma fırsatım oldu ve gördüklerim beni fazlasıyla motive etti.. Astronomi ve gözlemsel çalışmalara yönelik duyduğum ön yargıyı kırıp, bu alana biraz daha yakınlaşmak için birçok neden ürettim kendim için…
- Katıldığımız astronomi gözlemleri sayesinde, gözlem yapmanın teleskobu doğrulturak görüntü almaktan ibaret olmadığını tam tersine bir taraftan dakikalık hava durumu verilerini kontrol edip, teleskop üzerinde anlık odak ayarı yapmak gerektiğini; mekanik olarak yolunda gitmeyen bir durum olduğunda koşup teleskoba doğrudan müdehale edilmesi gerektiğini, iyi veri almak için gerçekten iyi bir gözlemci olmak gerektiğini öğrendim..
- Böylesine büyük çaplı bir ‘bilim yerleşkesi’ ile ilk karşılaşmam olduğundan artık günümüzün moda deyişiyle ‘Big Science’ (Büyük Bilim) denen olayı yavaş yavaş daha iyi kavrıyorum. İleri seviye araştırmalar yapmak için büyük yatırımlara, bunları gerçekleştirecek kalifiye bilimsel ve teknik ekibe, çok ciddi bir altyapıya ve en önemlisi bu sistemi 7/24 çalışır halde tutacak desteğe ve insan gücüne ihtiyaç olduğunu gördüm.. Gözlemevi yönetim binasının duvarlarını süsleyen onlarca fotoğraflardan tanık olduğum ve gözlem şenliğinde Ethem ve Zeynel Hocalarımdan defalarca duygulanarak dinlediğim TUG’un çok zor şartlar altında Bakırlıtepe’ye kuruluş hikayesi, orada olmanın değerini kat ve kat arttırıyor.. İyi ki uğraşmışlar, iyi ki kurmuşlar dedirtiyor.. Buradaki teleskopların, dünya çapındaki dev teleskoplarla yarışamayacağının hepimiz farkındayız fakat daha ilerisini görmek için her zaman başlangıçlar önemlidir.. Daha da ilerletmek bizlerin üzerine düşüyor..
Kısacası, TUG’da geçirdiğim bir hafta benim için fazlasıyla bilgilendirici ve dönüştürücüydü.. Fizik Lisans tavsiyeleri yazılarında da yazdığım gibi, üçüncü ve dördüncü sınıflarda yazın bir haftanızı değerlendirmek ve yepyeni şeyler öğrenip Torosların havasını solumak emin olun sizin için de ‘dönüştürücü’ bir deneyim olacak!
0 yorum:
Yorum Gönder